- XIII -

21 4 20
                                    

Sena'dan;

Nefes nefese gözlerimi açıp doğruldum. Etraf karanlıktı. Yani gördüklerimin hiçbiri gerçek değildi. Rahat bir nefes verip terden yüzüme yapışan saçlarımı geri atıp birkaç kez elimi saçlarımdan geçirdim. Üstümden büyük bie yük kalkmıştı sanki, çok rahatlamıştım.

Gülümseyerek geri yattım. Atlasım beni bırakmazdı, biliyordum. Uyku tekrardan tatlı gelmeye başlarken düşündüm. En son Atlas ile beraber uyuyordum. Şimdi ise üstüm örtülmüş ve tek başımaydım. Bunun hesabını sorardım ben ona. Şimdi uyku daha cazip geliyor.

• • •

Sırıtarak uyandım bu sefer. Rahatlayışımdan sonra aklımdaydı sürekli. Onu görmek için heyecanlıydım. Hızlı ve enerjik bir şekilde hazırlanıp kendimi evden dışarı attım. Yolda yürürken Mustafa, Kemal ve Mert'i gördüğümde sırıtışım arttı. Koşarak Mert'in arkasına atladım. "Ananı sikeyim ne oluyor lan?" diye bir tepki verirken beni tutmaya çalıştı yürürken.

"Çok ayıp çok ayıp yengenin yanında tch tch." dedi Kemal ona kıstığı gözleriyle bakarken. "Kes Kemal." dedi Mert ona dikleşip beni daha sıkı tutarken. "İstersen inebilirim." dedim ona. "Hayır okula kadar böyle yürüyeceğiz itiraz istemiyorum." dedi bana kesin bir dille.

Eh işime gelirdi zaten. Tabii Atlas'ın kucağında olmak vardı şimdi... Ah benim ela gözlüm, öyle özledim ki seni...

"Bu arada Atlas'tan haberiniz var mı?" diye sordum. Mustafa "Dün ayrıldığımızdan beri haberimiz yok ondan. Konsere gelmemişti ama seninledir diye pek de takılmamıştık." dediğinde rahatlığım uçup gitti anında.

"İyi de, benimle de değildi ki. Uyumuşum bir ara, kalktığımda yoktu yanımda." dedim düşünceli düşünceli ve ekledim, "Rüyamda bize intihar mektubu yazdığını gördüm. Yüne böyle ortalarda yoktu. Gerçek değil diye rahatladım ama şimdi tekrar endişelenmeye başladım."

Mert durup konuştu. "O zaman siktir edin bugün okulu. Zaten giresimiz yok diyordunuz. Takılalım bugün. Denemelerin canı cehenne-"

Cümlesini tamamlayamadan Kemal ağzına hafifçe vurdu. "İyice bozulmuş senin ağzın. Serseri seni, yengemizin yanında düzgün konuş sonra dövecek bizi Atlas neden dikkat etmiyoruz diye." dediğinde Mert sırıttı ve "Siktir git Kemal." dedi. Tekrar kızmaya hazırlanırken araya girdim.

"Benimleyken lütfen rahat olun. Kendinizi kısıtlamanız beni sadece üzer. Sen de indir beni yoruldun." dedim Mert'ten inerek. "Kızarsın diye bir şey yapamıyorlar yoksa ciddi bir anları bile yoktur bu ikisinin." dedi Mert gözlerini devirerek. Kemal'in de ifadesi düşerken Mustafa ona sarılıp yanağından öptü.

"Canını sıkma, sinirli Atlas bizimle olmadığı için. Sen de biliyorsun onu bizden daha çok tanıdığını." dedi. Kemal ona bir şey demeyip bakmaya devam ederken Mustafa hızla omdan kaçıp Mert'in koluna girdi onu koruması için.

Ha bu arada, bir ara sokağa girmiş ve oturmuştuk. Hava sıcaktı ve bu havada yürünmezdi gerçekten. "Mert koru beniiğ." dedi Mustafa koluna yapışmış bir hâlde. "Oğlum bir şey yok küçük bir kiss sadece, nefesin kesilecek az biraz da, o kadar." dedi Mert ona bakmadan.

Kalkıp dolan gözlerini saklayarak konuştu. "Benim biraz başım ağrıyor siz keyfinize bakın." dedi ve kimsenin cevap vermesini beklemeden gitti. Atlas onun yaşama enerjisi gibiydi. Her ne kadar belli etmesem de ben de böyle bir ruh hâlindeydim.

"Atlas seni bir elime geçirirsem... Gene etrafı karıştırıyor gene." diye sinirle söylendi Kemal. Ne yani? Daha önce de mi böyle ortalardan kaybolmuştu?

"Daha önce de mi yaptı böyle?" diye sorarken buldum kendimi. Kemal'in aksine sakin olan Mustafa soruma karşılık verdi. "Evet, tabii o zamanlar sadece dördümüz de aynı sınıftaydık. Ailesiyle arasında olan bir olay yüzünden kimseyle konuşmamıştı. Tekrar kaybolduğu için biraz gerginiz."

"Sana ne yaşandığını anlatırdım ama bu onun kararı." dediğinde ben de başımı salladım. "O isterse anlatır, aynı dediğin gibi." dedim ve ben de kalktım. O olmadan hiçbir şey güzel gelmiyordu ki. O benim tatlı eziyetimdi, nefesimi kesen, aklımı başımdan alan tek gerçeğim.

"Neden ağlıyorsun yenge?" diye sordu Mustafa ve o an fark ettim ağladığımı. "Farkında değilim ki, aklım onda biraz." dedim gözyaşlarımın arasından gülümseyerek.

"Gelsene akşam her zamanki yere. Belki kafan dağılır konserimizde." dedi Kemal. Güzel olabilirdi aslında. "Gelirim tabii, ihtiyacım var zihnimi dağıtmaya." dedim ve onlarla vedalaşıp eve döndüm. Gider gitmez yatağıma uzanıp tamamen onu düşünmeye bıraktım kendimi.

• • •

Akşam konserine gelip ön kısımlara attım kendimi. Çok geçmeden onlar da çıktı sahneye ve Kemal mikrofonu alıp enerjik bir şekilde konuştu.

"Evet muhteşem ötesilerim, gördüğünüz üzere Atlas burada değil kendisi biraz hasta oldu ama en kısa zamanda aramıza dönecek. Döndüğü an ben onu döveceğim rahat olun siz." dedi ve göz kırptı. Ardından Mert aldı ve ifadesizce konuştu. "Biliyorum Atlas olmadan hiç güzel olmayacak ama idare edin. Bu söyleyeceğim şarkıyı ona veriyorum." dedi ve gözlerini kapatıp yavaşça söylemeye başladı.

" A simple thing, where you've gone?
I'm gettin' old and i need something to rely on...
So when you gonna let me in? I'm gettin' tiring and i need somewhere to begin..."

Evet hayatımın anlamı, nereye gittin?..

Devam Edecek...
————————————————————
R. F.

𝙍𝙤𝙘𝙠 𝙉 𝙇𝙞𝙩𝙚𝙧𝙖𝙩𝙪𝙧𝙚 Where stories live. Discover now