Boks Maçı

76 21 76
                                    

~Lila Akça Yıldırım~

Yemekten sonra Aras isteğimi yapıp iki ağacın arasına hamak kurdu. Uç kısımlara koyduğumuz yastıkların üzerine başımız gelecek şekilde uzandık. Esen rüzgârın eşliğinde yapraklar kendi notalarında dans ediyordu. Oluşturdukları gölgede bizi serin tutuyor, güneşten koruyordu. Sessiz, sakin, huzur dolu bir andı. Sanki bütün dertlerim bitmiş, bütün sorunlarım bir anda çözülüvermişti.

Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar rahatlamış hissediyordum. Kafam her zaman dolu olurken şu an tamamen boştu. Yapmam gereken şeyleri art arda sıralamıyordum, içimdeki endişe ve korku artık yoktu çünkü tedavi güzel gidiyor ve ben sağlığıma kavuşuyordum. Bebeğim için iyi bir anne oluyordum.

Sevdiğim şeyleri yapmak istiyordum, beni mutlu eden şeyleri. Şehrin gürültüsünden uzakta kalan bu yerde; gezip etrafı görmek, Aras’ın bahsettiği çiftliği gezmek, oradaki insanlarla tanışmak istiyordum. Bu güzel tatilin tadını çıkarmak istiyordum.

Saatlerce bu gölgede oturabilirdim. Hatta burada uyumak bile harika olurdu. Etraf sessizdi ne de olsa. Evler şehir merkezindeki gibi birbirine yakın değildi. Bu şekilde kimse kimseyi rahatsız etmezdi.

“Soğuk bir şeyler içelim mi?” Aras’ın sorusuyla düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim.

“Olur içelim.”

 Hamaktan yavaşça indi. Eve girip bir süre sonra elinde iki bardak limonata ile geri geldi. Hamakta dengemi sağlayamadığım için yerdeki minderlerin üzerine oturdum. Aras da yanıma oturduğunda uzattığı limonatayı içmeye başladık.

“Birazdan çiftliği gezmeye gidelim mi?” diye sordu.

“Gidelim,” dedim ve limonatamdan iki yudum aldım. “Burayı çok sevdim.”

“Tekrar geliriz,” dedi gülümseyerek.

***

Arabayla yaptığımız kısa yolculuktan sonra büyük bir çiftliğe giriş yaptık. Arabadan indiğimizi gören orta yaşlarındaki bir adam yüzündeki kocaman gülümsemeyle yanımıza geldi. “Aras oğlum hoş geldin.”

“Hoş buldum Hasan Amca. Nasılsın?”

“İyiyim şükürler olsun. Sen nasılsın?”

“Bende iyiyim. Bak bu eşim Lila,” dedi Aras beni göstererek.

“Öylemi. Hoş geldin kızım.”

“Hoş buldum,” dedim gülümsemesine karşılık verirken.

“Gelin, ayakta beklemeyin.” Hasan Amca bizi çiftlikteki ağaçların gölgesinde kalan masa ve sandalyelerin olduğu yere getirdi. “Siz oturun. Ben Hanıma haber vereyim,” dedikten sonra yanımızdan ayrıldı.

Sandalyeye oturduktan bir süre Hasan Amca eşi ile geldi. “Hoş geldiniz, sefa getirdiniz.” Eşi de Hasan Amca kadar güler yüzlü biriydi. 

“Hoş bulduk Yasemin Teyze. Nasılsın?”

“İyiyim Aras oğlum sağ ol. Siz nasılsınız?” diye sordu Yasemin Teyze ikimize bakarak.

“Bizde iyiyiz. Eşim Lila,” dedi beni tanıtarak.

“Merhaba kızım. Hoş geldin,” dedi Yasemin Teyze.

“Hoş buldum.”

“Size içecek bir şeyler getireyim,” dedi Yasemin Teyze. Gitmek için arkasını döndüğünde “Yasemin Teyze biz önce çiftliği dolaşmak istiyoruz. Ondan sonra içelim,” dedi Aras.

Herkes durumu onayladığında çiftliği gezmeye başladık. Bu büyük arazide birbiri ile uyum içinde yaşayan bir sürü hayvan vardı. Atlar, inekler, kuzular, tavuklar, ördekler, kazlar, tavşanlar…

ÇİLEK AŞKI Where stories live. Discover now