Fal

649 186 259
                                    

~Aras Yıldırım~

Yoğun trafiğin sonunda evime gelebilmiştim. Benim için geçen yorucu günlerden biri olmuştu. Dün geceki uykusuzluğum yüzünden bugün ayrı bir yorgundum. İstediğim tek şey sakin bir akşam geçirip erkenden uyumaktı.

Akşam yemeğinden sonra koltuğa oturup kalan işimi bitirmek için uğraşıyordum. Kısa bir süre sonra işim bitecek sonrasında güzel bir uyku çekmekti. Bu duruma fazla sevinmiş olmalıyım ki kapının kırılırcasına çalınmasıyla irkildim. Kimdi bu münasebetsiz şimdi?

Oturduğum koltuktan kalktım, hızlı adımlarla gidip kapıyı açtım. Karşımda Rüzgâr, keyifli bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. "Alacaklı mısın Rüzgâr? Ne biçim kapı çalıyorsun," diyerek biraz çıkıştım.

"Kızma hemen kırmadım ya kapını." Birden sırıtmaya başladı. Ortada hoşuma gitmeyecek bir durum vardı kesinlikle. Bu yüz ifadesi bunu anlatıyordu. "Bak kim geliyor." Kenara çekildiğinde Poyraz ve yanında bir kadın, yanımıza doğru geliyordu. Kadının elinde, ne olduğunu anlayamadığım bir şey vardı.

"Kim bu kadın, ne taşıyor?" diye sordum.

"Bu kadınla yolda gelirken karşılaştık falcıymış. Bize fal bakacak. Hem de kum falı."

"Şaka mı yapıyorsun? Bu saçmalıklara gerçekten inanıyor musunuz? Boş yere paranı harcayacaksın."

"Olsun yine de neler söyleyeceğini merak ediyorum. Ayrıca Poyraz benden daha istekli." Birden tutmakta olduğum aralık kapıyı tamamen açıp içeriye daldı.

"Ne yapıyorsun?"

"Ee burada bakacak fala."

"Hayır öyle bir şey olmayacak. Burası benim evim ve fal falan bakılmayacak."

"Artık çok geç," dedi kapıya bakarken. Poyraz ve kadın çoktan gelmişti. Poyraz, hemen kadını salona geçmesi için yolu gösterdi. Sanki ev sahibi kendisiydi.

"Sana da merhaba Poyraz." İmalı çıkan sözlerim karşısında bakışları hemen bana döndü.

"Aaa merhaba Aras gel sende fal baktır." Hiç buralı olmamıştı. Salona doğru yol almış, hemen arkasından Rüzgâr da yürümüştü. Derin bir nefes verip kapıyı kapattım. Canım şimdiden bu duruma sıkılmıştı. Nereden bulmuşlardı bu kadını? Ne saçma iş.

Solana geçtiğimde koltuğa oturmadan önce bakışlarım Poyraz'a kaydı. Durumun hoşuma gitmediğini anlamış olacak ki hızlıca yanıma geldi. "Sadece bir kerelik, lütfen arıza çıkarma. En yakın ev senindi. Zaten kadını zor ikna ettim," diyerek sızlandı karşımda.

"Bu kadını nereden buldun?" diye sordum.

"Yakınlardaki bir evden çıkıyordu. Çok iyi fal bakıyormuş. Her şeyi biliyormuş inanabiliyor musun," dedi heyecanlı bir şekilde.

"İnanamıyorum Poyraz, gerçekten inanamıyorum. Tanımadığın bir yabancıyı eve alıyorsun, benim evime. Dolandırıcı olmadığını nereden biliyorsun?"

"Evinden çıktığı kadın çok övdü."

"Sende inandın mı?"

Başıyla koltukta oturmuş, kadını izleyen Rüzgar'ı işaret etti. "O da inandı." Gerçekten de inanmış bir haldeydi. Kadının her hareketini dikkatle izliyordu. Bütün odak noktası o kadın olmuştu.

Pes etmiştim. İkisiyle de uğraşacak halde değildim. Üzerimdeki yorgunluk her geçen dakika daha çok artıyordu. İşlerini bitirip bir an önce gitmeleri benim için de iyi olurdu. Daha fazla uzamasını istemiyordum. "Umarım cebinizdeki bütün parayı alır."

ÇİLEK AŞKI Where stories live. Discover now