24.Sarhoş

49 10 4
                                    

Nereye gittiğimizin cevapsız sorusunu sormaya henüz cesaret etmemiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nereye gittiğimizin cevapsız sorusunu sormaya henüz cesaret etmemiştim. Bazı günler at sırtında uyuyorduk. Uykunun huzurlu kollarını hiç bu kadar özleyeceğim aklıma gelmezdi. Artık tamamen iyileşmiştim, en azından ben öyle düşünmek istiyordum. Sonuçta yaklaşık iki hafta olmuştu. Ama hala beynimin içinde bir yoğunluk hissediyordum, bunu yolculuğun yorgunluğuna bağlamaya karar verdim. Fakat o gece başımın beni yalanlayarak yeni bir acı dalgasına maruz kalacağımı tahmin edemezdim.

"Zihnime girmeye çalışan kişi kimdi sence?" Yemek için mola vermiş ve ateş yakmıştık. Bu henüz güneş batmadığı için sorun teşkil etmemişti. Berla'nın vurduğu tavşanı yiyorduk. Ardentle o az ötede bir şey tartışıyorlardı ve elbette ki Berla'nın konuşurken o bilmiş üsten bakışı oldukça sinir bozucuydu.

Elindeki eti yemeye odaklanmış olan yanı başımdaki prens bana döndü. "Aklımda biri var ama emin değilim." 

"Peki bunu neden yaptı ki? Beni öldürmek pahasına zihnimden istediği şey ne olabilir?"

İşaret parmağıyla bir esinti gibi anlıma dokundu. "Burada hiç bilmediğin derecede önemli bir şey saklıyor olabilirsin," Önce kaşlarını çatıp bakışları benden uzaklaştı ve bana geri döndüklerinde ise ortada çok bariz bir gerçek varmış gibi tek kaşını kaldırmıştı. "Veya bunun ne olduğunu zaten biliyorsun." Sesi buğulu bir ninni gibiydi. 

Gözlerimi kırpıştırdım, nasıl yani? Bu kadar güçlü bir büyücünün ilgisini çekmeye yarayacak ne biliyor olabilirdim? Prensin yoğun bakışları altında gerçeği aradım ve buldum da. Önce gözlerim olabildiğince açıldı ardından da sanki nefes alamadım. Konuştuğumda ağzımdan çıkanlar duyulması imkansız bir fısıltıdan başka bir şey değildi. Fakat Viridian için imkansız diye bir şey yoktu. "Harita." Geçilmez Orman'ın haritası.

Prens öne doğru eğildi ve sessizce sordu. "Haritadan haberin olduğunu bizden başka, kraliyet masasındakilerden başka kim biliyor?" Yüzyıllardır beklenen kurtarıcıyı öldürmek uğruna bunu kim yapabilir?

Birkaç santim ötemdeki, etrafımızdaki ağaçların yapraklarından farksız gözlerine baktım. "Berla ve Komutan Pixis dışında kimse bilmiyor. Onların da zaten benden önce haberleri vardı bu durumdan."

Benim tamamlamaya cesaret edemediğim cümleyi o devraldı. "Onlar olamaz o zaman. Bu durumda geriye tek bir seçenek kalıyor, Kurtarıcı."

Bana yandan bir bakış atınca yutkundum, sarayda hem de kraliyet ailesinin içinde bir hain vardı.

*

Sabah su içmek ve atları dinlendirmek için durduğumuz nehir kenarında idman yapmaya başlamıştım, sudan büyüklü küçüklü hançerler yapıyor, kırbaç oluşturuyordum. Prensin yaptığım şeyi fark etmemesini umuyordum. Ona ait olan bir şeyi kullanmıştım ve zaten halihazırda dağınık olan kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.

SUYUN VALSIWhere stories live. Discover now