5°•°Akşam Yemeği•°•

149 26 58
                                    

**

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

**

İstediğim kadar uyumama müsaade etmişlerdi; Uyandığımda güneş batmak üzereydi. Kabus görmeden nasıl bu kadar uyuduğuma oldukça şaşırmıştım. Ayaklarımı kuş tüyü yataktan sarkıtmıştım ki normal bir odaya ait olamayacak büyüklükteki çift kanatlı kapı ardına kadar açıldı.

"Günaydın! Ah daha doğrusu tünaydın ama akşam olmak üzere. Hiç uyanmayacaksın sanmıştım." Neşesi ve sesiyle odayı dolduran, pembe dalgalı küt saçlı, toz pembe uzun yırtmaçlı elbisesiyle zarif bir kadın girdi içeri. Arkasından da Prens Moltaine rahat bir gülümsemeyle süslenmiş dudaklarıyla onu takip ediyordu. Pembe saçlı kadın içinde ne olduğunu bilmediğim geniş dolaba yönelip kapaklarını sonuna kadar açtı ve gözlerimin şaşkınlıkla büyümesine neden olan onlarca kaliteli elbiseyi değerlendirmeye başladı. Dudaklarımdan kısa bir şaşkınlık ıslığı firar etti. Kısık sesli kıkırdamasını duyana kadar prensin orada olduğunu unutmuştum.

"Seni tanıştırayım. Bu Alise, burada kaldığın süre boyunca seninle o ilgilenecek."

Alise kararsız kaldığı dolabın kapağını kapatıp bana döndü. "Merhaba Elafer."

"Merhaba." Ağzım kurumuştu. Yataktan kalkmadan şifonyerin üzerinde yarım bıraktığım su bardağına uzandım. Prens Moltaine bardağı benden uzaklaştırdı.

"Yerinde olsam bunu yapmazdım. Akşam yemeğini de uyuyarak geçirmek istemiyorsan tabi."

Nasıl bu saate kadar deliksiz uyuduğum sorusunun cevabını almıştım. "Ne? Suyuma uyku ilacı mı kattın?!"

Dudağını büzüp ellerini iki yana açtı. "Uyuyamıyordun ve dinlenmen gerekliydi." Alise'e döndü. "Alise bir saate akşam yemeği var, bu süre senin için yeterli mi?"

Alise Prens'e dönüp göz kırptı. Odaya girdiği anki neşesinden hiçbir şey kaybetmemişti. "Merak etme Moltaine, bir saate hazır bil." Samimiyetlerine şaşırmıştım. Aklıma prensin ilk tanıştığımızda ona ismiyle hitap etmemin yeterli olacağını söylemesi geldi. Anlaşılan Prens Moltaine herkese karşı samimiydi.

Prens odadan çıktıktan sonra Alise bana döndü. Eliyle ayağa kalkmamı buyurunca tereddütle dediğini yaptım. Siyah, uzun kirpiklerinin gölgelediği gözleriyle beni baştan aşağı süzdü. Oldukça güzel ve naif bir kadındı. Aynı şekli bana da vermek istediğini hissediyordum. "Moltaine'e bir saate işimin biteceğini söyledim ama sen çok pissin." İçimden ona naif dediğim için kendime lanet okudum.

Çatılan kaşlarıma bakarak bozulduğumu sanmıştı. "Ah, hadi ama Elafer buna alınacak kadar naif olmadığını biliyorum." Düşüncelerimi okumuş gibi konuşmasına elimde olmadan kahkaha attım.

"Ne, bunun neresi komik?" Delirmişim gibi bana bakıyordu, pek de haksız sayılmazdı gerçi.

Gülmemin arasında güçlükle konuştum. "Sadece içimden senin ne kadar naif biri olduğunu düşünüyordum, son derece açık sözlü olduğunu görene kadar."

SUYUN VALSIWhere stories live. Discover now