17. Beklenti

61 9 11
                                    

**

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

**

Prens Viridianla aralıksız idman yapıyorduk. Guflar komutanlarını bir nevi kendilerinden çaldığım için pek mutlu değillerdi. Zaten halihazırda benimle ilgili pek hoşnut fikirlere sahip değilken bu da bunun üzerine tuz biber olmuştu. Ardent sessizce verdiği mecbur olmadıkça benimle konuşmama yeminine devam ediyordu. Buna rağmen arkamdan konuşanlara karşı beni savunduğunu bilmek küçük dünyamda tutunacak bir dal gibiydi. Hayatım son günlerde Prens Moltaine'nin beni neşelendirmek için takılmaları, Alise'in moda eğitimleri ve Prens Viridian'ın idmanlarıyla geçiyordu.

Büyüm üzerindeki idmanlarda ilk birkaç gün su kanalındaki suyun belirli bir kısmını harekete geçirebilmiştim. Bu bile benim için bir başarıydı fakat prensi memnun etmeye yetmemişti. Suyu harekete geçirmemin önemli olmadığını, ejderhalara karşı gelmek istiyorsak suya büyümdeki korumayı da katmam gerektiğini söylemişti. Sonraki günler biraz da olsa bunu başarmıştım fakat bu yeterli değildi. Daha fazlasını yapmam lazımdı. Bazen her ne yaparsam yapayım, ne kadar güçlü olursam olayım asla yeterli gelmeyecekmiş gibi geliyordu. Prensle çalışmalarımız daha saray halkı uyanmadan ve gün doğmadan başlıyordu.

Bedenimiz hazır olmada zihnimizin de hazır olmayacağını söylüyordu. Bu yüzden her sabah eğitime ilk olarak antrenmanlarla başlıyorduk. Bugün de olduğu gibi.

"Sırtını dikleştir ve kılıcını bir parçan, kolunun uzantısı olarak düşün. Onunla bütünleş." Kuzeyli prens beklenmedik bir hareket yaparak kılıcını savurdu. Karşındaki kişi Prens Viridian olunca karşı saldıralar daha beklenmedik ve daha sessiz oluyordu, tıpkı bir hayaletinki gibi. Seni daha savunmasız kılıyordu. Az daha omzuma saplanacak olan kılıçtan eğilerek kurtulmayı başarmıştım ve ona bir sonraki atağı için fırsat vermeden çeliğin keskin kısmını boğazına dayadım. Başarmıştım, ilk kez onu yenmiştim.

Yüzünde oluşmasını beklediğim gerginliğin aksine memnun bir ifadeyle bana bakıyordu. Bunu da saklama gereği duymadı. "Aferin asker. Ama hızıma yetişmek istiyorsan daha çok çalışmalısın." Ve beklenmedik bir hareketle beni nakavt etti. Sol eliyle dizinin üstündeki gizli bölmeden çıkardığı bıçağı boğazıma dayayana kadar fark etmemiştim bile. Birkaç santim ötede olan çarpıcı bakışları süzerken fısıldadı. İkimiz de diğerinin boğazına kılıç veya bıçak dayamış bir şekildeydik. "Bu raunt berabere bitti. Hala beni yenebilmiş değilsin."

Anlaşmış gibi silahlarımızı aynı anda çekip geri çekildik.

"Birebir dövüşlerde şaşırtıcı derecede ilerleme kaydediyorsun fakat büyü konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim."

Prensim ve aynı zamanda komutanımın olan Viridian'ın bunu söylemesi yüzümü düşürmüştü. 

"Belki de dünya üzerinde sana uygun bir eğitmen olmadığı içindir," Şaşkınlıkla başımı kaldırıp prense baktım. Belki de içten içe kendimi suçladığımı anlamıştı. "Sana su çağırıcı bir eğitmen bulamayız Elafer. Üzgünüm ama böyle. Benimle idare etmek zorundasın."

SUYUN VALSIUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum