13.Geleneksel Saray Kutlamaları

81 18 4
                                    

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.




Alise yanıma sevinçli bir halde geldiğinde Birleşmiş Krallıklara ziyarete giden Prens Moltaine'den haber geldiğini anlamıştım. Fakat saraya döndüğünü söylemesini beklemiyordum. Yanında Güneyli veliaht da gelmişti. Gelme sebepleri ise beni daha çok şaşırtmıştı. Alise sabah ayazından daha fazla şok etkisi yaratan şeyler söylüyordu. Dediğine göre yarın 13. Geleneksel Saray Kutlaması yapılacakmış ve her yıl saray tebaasından bir guf, asker, yeteneklerini sergilermiş. 

Alise'a yutkunarak baktım. "O kişinin ben olmayacağımı söyle." 

Tabii ki o kişi ben olacaktım. İşin diğer kötü yanı sadece Güneyli Veliaht değil, bunu duyan Batılı prens ve prensesin yanı sıra Doğu Krallığını temsilen de birinin katılacak olmasıydı. Sıradan bir günün dokusunu taşımasını umduğum gün aldığım haberlerle beni yerime çivilemişti. Alise konuşurken saniyeler içinde girdiğim stresle başımdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissettim. Daha suyumu güç bela çağırabiliyorken böyle bir yükün altına girmek beni nefessiz bırakıyordu. Alise'in omzunun üstünden, kapının orada sarı saçlar görünce başımı öne uzattım. Prens Moltaine'ı görünce inanılmaz bir rahatlama yaşamıştım. Fakat bu çok uzun sürmedi.

Alise'in yanından hızla geçip Moltaine'ın önüne atıldım. Kollarını açmış bana gülümsüyordu. O hınzır gülümsemesi saraydan ayrı kaldığı süre boyunca hiç değişmemişti. Kollarına atılmamı beklediği için omzuna sertçe vurunca belirgin bir şaşkınlık yaşadı. Oflayarak yüzünü buruşturdu. Vurduğum sol omzunu ovuştururken bana 'bunu neden yaptın' dercesine bakıyordu. 

"Bunlar hep senin başının altından çıkıyor değil mi?" 

Genç prens tek kaşını sinir bozucu bir şekilde kaldırdı. "Beni böyle mi karşılıyorsun?"

"Yarın kutlama balosu yapılacakmış ve benim de bu geleneksel kutlamanın gözdesi olmamı istiyorlar." Diye açıkladım. Fakat kafası daha çok karışmış gibi görünüyordu. 

"E bu güzel bir şey değil mi?" 

Alise de Moltaine ile benzer bir ifadeyle bana bakıyordu. Bunun benim için ne kadar korkunç bir şey olduğunun henüz farkında değillerdi. 

***

Yarın akşam yapılacak olan geleneksel kutlama için Prens Moltaine geldiğinden beri tüm saray hazırlık halindeydi. Alise ise gün boyu kutlamalarda ne giyeceğime karar verememişti. Bu envanterin içinde tek derdimin kıyafet olmasını diledim. Onu kıyafet üzerine değil hala gözle görülür bir ilerleme kaydedemediğim yeteneklerime yoğunlaşmam gerektiğine ikna edemiyordum. Her ne kadar söylediklerimin veya söyleyeceklerimin bir işe yaramayacağının bilincinde olsam da dolabımın karşısındaki Alise'e söylenmeye devam ediyordum. Elinde kırmızı bir elbise tutuyordu. Gözlerim takıldı fakat elindeki şatafatlı elbiseye değil, Alise onu alırken arkasında açığa çıkan elbiseye. Alise kırmızı elbiseyi huşu içinde anlatırken ben içgüdüsel bir şekilde bir kısmını gördüğüm elbiseye uzanıp bir oda büyüklüğündeki dolaptan çıkardım. Konuştuğumda kelimelerim bana ait değil gibiydiler. Kendimden emindim ve herhangi bir karşı çıkmaya da hazırdım. "Ben bunu giyeceğim."

SUYUN VALSIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن