31. BÖLÜM: YIKILAN EV

420 45 3
                                    

🎵Multimedya; Kate Bush - Running Up That Hill [Legendado]

Merhabalar, minik ailem...

Geçiş bölümü olarak yazılmış bir bölümdür. Bir sonraki bölümde Adin ve öz babasını konuşturmak istiyorum. Ondan önce bir genel olarak evin son durumunu görmenizi istedim.

Sizleri seviyorum...

Kendinize çok dikkat edin.

Bir gün hepinizle yan yana olmak dileğiyle...😊🤍

😊🤍

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🫧

Hiçbir zaman diliminde hayatım bir gün alt üst olursa ondan sonra ne yaparım diye hiç düşünmemiştim. Evet, birçok senaryo kurarak kendimi her zaman en kötüsüne alıştırmak bir huyum haline gelmiş olabilirdi ama bunlar hayatımın alt üst olacağa ana ait senaryolardı. Kimse bana asıl kötü şeylerin bunların hemen ardından geleceğini söylememişti.

Annem artık bilmediğim bir yerdeydi. Orada ona ne olacaktı ya da ne yapacaklardı hiçbir şey bilemiyordum. Neler olmuştu, nasıl her şey bir anda bu kadar birbirine girmişti bilmiyordum. Ama size söylemem gereken bir şey varsa, kendinizi dünyanın en kötü anına değil hemen ardından gelen o sessizlik dolu zaman diliminize alıştırmanız gerektiğiydi.

Yatağımda yan bir şekilde yatmış, gökyüzünün gözüktüğü cama bakıyordum. Bera hemen arkamdan saçlarımı okşuyor, sessizce bekliyordu. Uzun bir süre ağlamış kendimden geçme noktasına geldiğimde ise Bera'nın beni sakinleştirmek için durmadan bir şeyler mırıldandığını ve yüzümü yıkadığını hatırlıyordum. Ne dediğini anlayacak kadar bilincim açık değildi. Açıkçası bir an aynada yüzümü sular içinde görene kadar yüzümü yıkadığının ve yüzüme sürdüğü ellerinin ıslak olduğunun bile farkında değildim. Kulaklarımda bir çınlama ile olayları kavramaya çalışmıştım. Beni yatağıma yatırmış sakinleşmem için saçlarımı okşamaya başlamıştı. Ne zaman uyumuştum ya da ne kadar uyumuştum emin değildim ama uyandığımda saçlarımda gezinen parmakları hiç durmadan devam ediyordu. Gözlerimi tamamen açabildiğim söylenemezdi, görüş açım ara sıra bulanıklaşıyor ve büyük ihtimalle ağlamaktan şişen gözlerim aynı zamanda yanıyordu.

Odamın kapısı hafif tıklatıldıktan sonra açılmıştı. Bir anda sessiz odaya aşağıdan gelen bağırış sesleri dolarken kısa bir an sonra kapının kapanmasıyla hepsi kapının dışında kalmıştı. Kapının açılmasına rağmen ne bir ayak sesi ne de bir konuşma sesi geldiği için gelenin kim olduğunu bilmiyordum açıkçası şu an kimin geldiği o kadar da önemli değildi. Gözlerimi kapatıp yaşadığım şeylerin tamamen bir hayal ya da kâbus olmasını diledim. Eğer ki bunların hiçbirini yaşamamış olsaydık bir kâbusun içinde olmayı bile sevinçle karşılardım. Çok yakın bir süre önce kâbusların beni öldürebileceği güce sahip olduğunu düşünüyordum, daha ki gerçekten ölene kadar, gerçekten öldüğüme inana kadar.

"Sen iyi misin?" Bera'nın kısık çıkan sesini duyduğumda içimin titrediğini hissettim. İlk önce derin bir nefes alış sesi duymamın ardından o nefesin bile titrek çıkması gözlerimi acı ile kapatmama neden olmuştu. Gözümden akan yaş, ruhumun kanayan yarasından akan kandı. "Adin iyi mi?" Gökberk abimin ağlar gibi çıkan sesi daha çok canımın acımasına neden olurken Bera'nın da derin bir nefes aldığını duydum. "Değil." Tek bir kelime, bütün ruh hâlimi anlatırmış gibi dudaklarından fırlarken odada bir hıçkırık sesi duydum ve hemen ardından gelen burun çekme sesini. Ben burnumu çekmemiştim, saçlarımı okşayan Bera'dan da gelmemişti o ses...

GÜZ BAHÇESİWhere stories live. Discover now