3. BÖLÜM: BÜYÜK KAVGA

3.1K 147 47
                                    

🎵Multimedya; Mavi Gri - Altüst Olmuşum

Merhabalar, minik ailem...

İlk olarak Bartın ilinde gerçekleşen maden kazası için geçmiş olsun demek istiyorum... 

3. Bölümle sizlerleyim! Eğer ki sizlerde hazırsanız Güz Bahçesi yeni bölümle beraber sizinle beni bir araya getirmeye hazır! ✨

Buraya okumaya başlama tarihinizi ve saatinizi yazarsanız çok memnun olurum.

Keyifli okumalar, Güz Bahçesi Ailesi...

Keyifli okumalar, Güz Bahçesi Ailesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🫧

Kimsesizlik... Birçok insanın sığınmak istediği fakat benim deli gibi kaçtığım gerçek. İnsanlar olarak her ne kadar yalnızlığı sevmediğimizi iddia edip kalabalıklar içinde kaybolmaya çalışsak da günün sonunda her daim içimizdeki yalnızlıkla baş başa kalıyorduk. Büyük yalanlar söylüyor, büyük kahkahalar atıyor, büyük günahlar işliyor fakat konu küçük bir yalnızlığa geldiğinde hepimiz bir canavarın karşısında kalmışçasına çıldırıyorduk. Eğer ki gün sonunda senin yalnızlığınla baş başa kaldığın vakitte birileri varsa yanında, belki de sen fark etmesen de aramızda en şanslı olanlardansın. Ben gerçeği öğrendiğim ilk andan beri korkak bir insan olmuştum, yalnızlıkla baş başa kaldığım zaman yanımda birinin olmayacağı düşüncesi beni ürkütüyordu. Belki de çoğu insanda sırf bu yüzden yalnızlıktan korkuyor olabilirdi, bilemiyorum. Fakat ben, yalnızlıktan değil kimsesizlikten korkuyordum.

Yalnızlıkla çoğu gece ve gündüz baş başa kalmışlığım vardı. Yanımda insanlar olmasa da aklımda olan insanlar beni güçlü kılmıştı fakat kimsesiz olmak demek bunu yapamayacağım demekti ve belki de herkese karşı yenilen ben, bir gün yalnızlığa karşı da yenileceğim için korkuyordum. Bu korkunun haksız yere olduğunu düşünmüyordum, yalnızlığa yenilmek demek içinde olduğumuz çıkmazın bitmemesi demekti benim gözümde. Böyle bir durumda ne kadar sakin kalabilir ya da ne kadar güçlü durabilirdim ki? Ben korkak değildim, hatta çoğu zaman aptal cesaretim çok ağır basardı, bunu hissederdim ama korkak olmak ile bir şeyden korkmak aynı şey değildi. Şu an ki zaman diliminde ise belki de dünyanın en korkak insanı olabilirdim.

Yüzümü kapatan sular hissettiğimde çığlık atarak kalkmaya çalıştım. "Şşt, sakin ol Adin. Sakin ol babacığım. Hastanedeyiz bebeğim, kâbus gördün." Bir anda babamın sesi duymam ile karanlık odada gözlerim onu aramış, bir elim ise gerçekten gördüğüm şeylerin kâbus olduğuna inanmak için yüzümde su taneleri arıyordu. Sadece saç diplerimde ıslaklığı hissederken yeniden o anı yaşamadığımı anlamıştım. Babam komodinin üzerindeki abajuru ve hastane odasının duvarında bulunan küçük aydınlatmaların yanması içinde küçük düğmelere bastı. Oda hem loş bir ortamda kalmış hem de beni korkumdan uzaklaştırmıştı. Babam, odadaki tekli koltuğu hemen yatağımın yanına çekmiş ve elime sıkıca tutmuştu. Bunu bile hissetmemiş, görünce fark etmiştim. Babam koltuğa oturduğunda derin nefesler alıp kendimi toparlamaya çalıştım.

GÜZ BAHÇESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin