16. BÖLÜM: ÇIKMAZ

870 77 9
                                    

🎵Multimedya; Zeynep Bastık, Anıl Piyancı - Bırakman Doğru Mu (Official Video)

Merhabalar, minik ailem...

Nasılsınız, umarım iyisinizdir. Yeni yılın şimdiden kutlu olsun! Bu aralar çok sık 'Mehmet neden Esra'yı boşamıyor?' diye sorular alıyorum. (Bilmeyenler için Mehmet Adin'in babası, Esra annesi.) Bu kısım kurgunun devamı için önemli bir rol oynadığı için boşanmıyor. Bunu da belirtmek istedim. Bu arada tüm yorumlarınız beni oldukça mutlu ediyor. Sizleri seviyorum.

Bu satıra bu bölüme kadar olan bölümler hakkında yorumda bulunursanız çok memnun olurum. Bu bölümü yeni yıl hediyeniz olarak kabul edebilirsiniz ve umarım yeni yıl hediyenizi çok beğenirsiniz🥰🤭

16. Bölümle sizlerleyim! Eğer ki sizlerde hazırsanız Güz Bahçesi yeni bölümle beraber sizinle beni bir araya getirmeye hazır!✨

Buraya okumaya başlama tarihinizi ve saatinizi yazarsanız çok memnun olurum.

Keyifli okumalar, Güz Bahçesi Ailesi...

Keyifli okumalar, Güz Bahçesi Ailesi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🫧

Çıkmaz sokakların varlığını çok erken kavramıştım. Belki bütün çocukluğum sokaklarda birileri ile oynayarak geçmemişti ama birçok kez yeri o sokaklarda boylamıştım. Eskiden bana okunan tüm masalların içinde bir çok kahraman olurdu. Her kahraman yaşadığı ülkenin sokaklarını arşınlar, hep prensine yada prensesine kavuşurdu. Ben ki ne zaman o masallara inandım, mutlu sonlarında sadece masallarda olduğunu kavramak zorunda kalmıştım. Birçok kez yılmıştım, birçok kez kalkmıştım yerden, birçok kez babamın ellerini sımsıkı tutmuştum ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Her şey değişmişti, her şey yıkılmıştı.

Sonunun ışık olduğuna inandığım tüm sokaklar beni uçsuz bucaksız bir karanlığın içine çekmiş, büyütmüştü.

Doğum günümün üstünden haftalar geçmiş, okulların açılmasına son bir gün kalmıştı. Kendimi o kadar büyük bir çukurun içinde batmış hissediyordum ki yatağımın üstünde titreye titreye uzanıyordum. Hemen altımda yorganım vardı, onu üstüme çekip örtsem üşüme hissim geçebilirdim ama hareket edecek kadar gücü hissetmiyordum. Haftalardır doğru düzgün hiçbir şey yapmıyordum. Bazen zorla ağzıma birkaç şey tıkıştırıyor, birkaç yudum su içiyordum. Çoğu gece havuza düştüğüm anı rüyamda görerek korkarak uyanıyor ve ellerimi kan içinde buluyordum. İlk birkaç gün o kadar kötüydü ki ne olduğunu bile anlayamıyordum. Sanki nefes almayı unutuyor ve hatırladığım an ölecekmişim gibi içime derin nefesler çekmeye çalışıyordum. Çoğunda korkudan ayakta dolanıyor, tüm vücudum korkudan titrerken ağlayarak nefes almaya çalışıyordum.

Birkaç günün sonunda akıl edip aynaya bakabildiğimde boynumdaki yaraların farkına varmıştım. Nasıl olduğu hakkında çok bir fikrim olmasa da en azından gece kanlanan parmaklarımın nedeni açıkça belli olmuştu. Kendime zarar veriyordum, belki istemeyerek yapıyordum bunu ama kendime zarar veriyordum. Bu süreçte tek zarar görende ben değildim üstelik. Bera her şeyi babama anlatmış ve babam onun üstüne yürüyerek bağırıp çağırmıştı. Ben ise o anlarda bile kapımın kilidini açıp aşağı inememiştim. Tabii ki babamın bu süreçte yıprandığı gerçeğini söylememe bile gerek yoktu. Günlerce kapıyı açmam için yalvarmıştı ve annemle büyük bir kavgaya tutuşarak boşanacaklarını bağıra çağıra onun yüzüne söylemişti. Her akşam ve sabah bana yemek getirse de kapıyı açmıyor ve sadece kapıya bakarak yatakta uzanıyordum. Öğle yemeklerinde ise bir görevliyi zorla kapıma dikiyor, yemeği almamı istiyordu. Onlarla konuşmama bir ara dayanamayıp kapıyı kırmaya karar verdiğinden beri akşam yemeği getirdiği vakitlerde kapının altında üstünde 'İyiyim' yazan bir kağıt gönderiyordum.

GÜZ BAHÇESİWhere stories live. Discover now