sekiz

4.2K 240 9
                                    

Üç gün sonra/Alexander'ın Evi

"Saç reklamı," saçımı tuttum ve son durumuna göz attım, "Şu sıralar saçlarıma dikkat etmedim. Boşuna dönüş yapmayayım." diyerek mailime gelen reklam teklifini sildim. Az aşağıda çamaşır tozu reklamı görünce olumsuz mırıltılar çıkararak kenara koyduğum meyve suyumu aldım. Sonraki teklifi okurken pipeti kıstırarak bir yudum içtim.

Otobüs reklamı.

Hemen ardından araba reklamı için teklif.

Ve diş macunu reklamı.

Başımı şiddetle iki yana sallayıp incelemeye devam ettim. Bir türlü kendim için ideal işi bulamıyordum. Bir sezon oyunculuk yapmıştım ve şu an reklamla da olsa televizyonda iş yapacaksam içime sinen bir şey olmalıydı. Meyve suyumu kenara koydum ve dün gece kaydettiğim reklam iş birliği için olan teklifleri açtım.

İlk sırada çanta reklamı vardı. Ünlü bir markaydı ve çekimlerin Amerika'da olacağını söylüyordu. Teklifi attığı tarih sadece dört ay önceydi. Yine de tereddütlüydüm ya aradığımda "biz başkasını bulduk" derlerse?

İkinci sırada olan mücevher reklamında göz gezdirirken mutfağa giren bedenle ayağımı ufaktan salladım.  Metine odaklanmaya çalıştığım sırada buzdolabını açtığını duyunca laptobumu kapatarak sandalyemi geri ittim, ayağa kalkarak meyve suyumla tezgaha ilerledim. Onu lavabodan aşağı döküp sonsuzluğa uğurlarken arkamı pis bırakmamak amaçlı bardağı çalkalayıp bulaşık makinesine attım.

Ardından sandalyeme geri dönerek kenarına astığım sırt çantamı aldım. İçine laptobumu ve telefonumu koyarak fermuarı çektim. Çantamı omuzlarıma taktığım vakit sesini duymuştum.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet." diyip mutfak kapısına ilerledim.

"Ben de çıkacağım az sonra eğer beklersen," der demez ona döndüm, sözünü keserek;

"Beklemeyeceğim Alexander." dedim ve bu sefer ona dönmemek üzere çıktım mutfaktan, "Yine de teklifin için teşekkür ederim." diyerek evin kapısına ulaşır ulaşmaz kolu aşağıya indirdim.

Tam tahmin ettiğim gibi hava güneşliydi. Uzun zamandan sonra şapka ve maske olmadan dışarı çıkmanın verdiği tereddüt hissine yoğun bir heyecan eşlik ediyordu. Göğüs kafesim bağımsızlığını ilan etmişti bile. Kapıyı kapatarak bahçe kapısına yürüdüm. Bugün itibariyle hayatımı yeniden kuracaktım diyebilirim.

En baştan, sil baştan, her şey harika olacaktı.

Bahçe kapısını açıp mutlulukla dışarı çıktığım saniye tam bir adım atmıştım ki yağmur yağmaya başladı. Şiddetle. Dolu dolu.

Birden döktüren yağmur karşısında anlamsız bir ifadeyle gökyüzüne bakarken Alexander'ın sesini duydum. "Arabam orada değil." diyordu.

Omuzlarım düşerken hayal kırıklığıyla son kez gökyüzünü inceledim. Bana normalde hiç böyle yapmazdı. Eve dönerek seri adımlarla yürüdüm. Alexander'ın ve şemsiyenin yanından geçecekken kolumdan tutulmamla mecburi durdum.

"Garajda." yan tarafı işaret etti, başımı olumsuz anlamda salladığımda, "Ben de senin yüzüne meraklı değilim." dedi.

Gözlerinin içine bakarak, "Taksi çağrırım." dedim.

"Eğer endişelendiğin şey arabada yalnız kalmamızsa öyle bir şey olmayacak," diyerek bahçe kapısını gösterdiğinde dönüp oraya baktım, yardımcısı geliyordu, "Şimdi geçelim mi garaja?" başımı usulca aşağı yukarı salladım.

bir küçük dizi meselesi | textingWhere stories live. Discover now