bir

5.2K 260 22
                                    

Birkaç gün sonra /Alexander'ın evi

"Bu tuşa bastığımda ekran açılacak." kumandanın ortasındaki yuvarlak tuşa hafifçe dokunduktan sonra elimi 'settings' yazan yere götürdüm. "Sonra buraya dokunacağım ve birkaç hamlede Netflix'i açacağım." kendimi ikna etmek için 'bunu başarabilirim' tonunda konuşmuştum.

"Hadi, Güneş. Çekerken utanmadın izlerken mi utanacaksın?" diye kendi kendime mırıldanırken orta tuşa basıverdim. Ekran açılmaya başladığında gözlerimi kısarak orayı izlemeye koyuldum.

Gergindim. Fazlasıyla.

Ekran açılır açılmaz ayarlara girdim ve birkaç düğmeye daha basarak netflix'i açtım. Tuhaf bir şekilde anasayfa da bizim diziyi görememiştim. "Acaba yayından mı kaldırıldı?" diye mırıldandım, "Kim bilir? Bir ihtimal yapımcı benimle ilgili sorulardan sıkılıp diziyi geri çekmiştir," kaşlarım merakla çatılırken arama motoruna dizinin adını yazdığımda karşıma çıkmasıyla omuzlarım düştü.

"Sıkılmamış." diyerek üstüne tıkladım.

Açıldı. Bu ani hareketimle birlikte karşı karşıya kaldığım şey kesinlikle huzursuz ediciydi. İlk sahne, Deha'yla benim barda kesişmem ve Deha'nın evine geçmemizden oluşuyordu. Yıllar sonrada olsa onu görmek, bu sahnelerde oynarken hissettiğim şeyleri hatırlamak bana iyi gelmedi. Deha sahnede benimle çoktan oynaşmaya başlamışken kapama tuşuna yöneldim ama 'ha' diyince olmadı, yapamadım, kapatamadım.

Orada araba sürüyordu. Elimi bacağına koymuştum ve okşuyordum. İzin vermesiyle biraz daha ileri gitmiştim. O da zaten az ilerideki trafikte arabayı durdurdu ve benimle öpüştü. O anlarda akmaya başlayan trafikle ikimizde homurdandık. Sonrası çok hızlıydı. Eve geçtik ve vazolar, tablolar devrildi.

Sıra yatak sahnesine gelince kasıldım.

"Saçmalık." dedim, itiraz kabul etmeyen bir tonla ve sertçe kapama tuşuna bastım. "Hem de berbat bir saçmalık."

Kumandayı yanımdaki boşluğa fırlatırcasına attığım gibi öbür yanımda kalan nutella kavanozunu aldım. İçindeki tatlı kaşığını kocaman doldurup ağzıma soktum. "Hangi akılla aramızın sonsuza kadar iyi olacağını düşünüp bu sahneyi çekmeyi kabul ettim?" söylene söylene ağzıma aldığım çikolata bitmeden bir kaşık daha doldurup yedim. Gerçi ağzımda erimek bilmiyorlardı ya neyse.

"Emir'den ayrıldığımda psikoloğa görünmeliydim."

Kaşıkla kendimi işaret ederken konuşmayı sürdürdüm,"Tamam, Linda'yı çok seviyorum filan ama onu oynamak benim hayatımı doğrudan etkiliyor." dedim ve derin bir nefes alıp verdim, "Abim mesela. Hâlâ diziyi izlemedi. Ayağa kalkmayı başardığı saniye ilk işi Netflix'i keşfetmek olacak. Ben o zaman göreceğim günümü."

"Küçük kız kardeşinin bıraktığı yerden bambaşka bir yerde olduğunu görünce hayal kırıklığına uğrayacağı kesin." kaşığı en son dayanamayarak çikolataya saplayıp bağdaş kurduğum ayaklarımı çözdüm ve koltuktan kalktım. Kavanoza bir kolumla sarılırken sehpanın üstündeki sarı kolayı da aldım. Hep birlikte mutfağa ilerledik.

Tezgahın üstündeki kalabalığı görünce adımlarım yavaşladı. Bu sabah erkenden aldığım meyve ve sebzeler oradaydı. Ben yerleştirmeyince kimsecikler de yerleştirmemişti.

"Zaten yerleştirmiş olsalardı, evde daha kalamazdım." diye mırıldandım, çünkü evde benden başkası yoktu. Doğaüstü güçler düşüncesi bile beni ürkütmeye yettiğinde hızla buzdolabına gittim. Elimdekileri düzensiz bir şekilde oraya koydum. Nasıl olsa sonra düzeltirdim.

"Bugün benim özel günüm, hiç uğraşamam." diye mırıldanırken bir yandan da çikolatayı temizlemek için dudaklarımı yalıyordum. Mutfaktan çıkmak için arkamı döndüğümde vicdan azabı duyarak sağ tarafa baktım. Domatesler bana el sallıyordu onları buzdolabına atmam için.

bir küçük dizi meselesi | textingWhere stories live. Discover now