on altı

7.4K 364 62
                                    

İki saat sonra / Spor Salonu

"Güneş, kum torbasının tam ortasına vur."

Aldığım talimatla yumruğumu bir kere daha ileri savurduğumda kum torbasının ortasını iki santim kadar kaçırmıştım. "Olur olur, bu da olur. Son vuruşlarını yapacaksın. Klaketçi çak klaketi."

Şu sahne başlamadan önce birbirine çarptırdıkları şeyin adı klaketmiş. Kurgucular sahneyi düzeltirken ses işlerini kolaylaştırdığı için klaket kullanılıyormuş. İlk öğrendiğimde şaşırmıştım. Ben hava olsun diye kullanılıyor sanıyordum.

Diego'nun talimatıyla klaketçi sahnenin önüne geçip klaketi çaktı ve kenara geçti. Deha'ya baktım, yerdeydi, sahne gereği. Ben de az önce yanından kalkmıştım. Bu sefer oynaşmak için değil spor yapmak adına bir araya gelmiştik. Gerçi Linda, Deha'nın spor yaptığı yere ondan habersiz gelmişti. Biraz spor yaptıktan sonra kendini yere atmıştı, Deha yanına yatmıştı filan.

Şimdi Linda'nın hava atmak için yumruk atacağı sahnelerdeydik. Deha'ya güya spor yapabildiğini ve onun için buraya gelmediğini göstermeye çalışıyordu. Kaldığımız yeri hatırlayınca "Bak," diye Deha'ya boks eldiveni takılı ellerimi gösterdim. Ardından da torbaya dönüp gelişine vurdum. "Bu sporu benden iyi yapabilen yok."

Kum torbası biraz sarsılıp durdu. Tam o sırada bir yumruk daha geçirdim. "Kesinlikle merdiven altı yarışlara katılmalıyım. Harika gözüküyorum!" gaza gelip birkaç kez daha vurduğum sırada ne ara ayağa kalktığını bilmediğim Deha'nın bacaklarıma sarıldığını hissettim. Aşağı bakmama kalkadan beni tek omzuna alarak ayağa kalkmıştı.

Yukarıdaydım. Çok hem de.

Derin bir soluk alırken korkuyla bir elimi kafasına koydum. Refleksle yardım için Diego'ya bakacakken aklıma bunun sahne olduğu geldi. Yardım isteyemezdim.

"Tek harika gözüktüğün an, bu değil." dedi, Deha aşağıdan. Ona dönerek "Ha?" diye sorduğum sırada set çalışanları arasında bir hareketlilik oldu. O tarafa bakmamak için kendimi çok zor tuttum. Muhtemelen şu an Diego'ya repliği unuttuğumu ve saçmaladığımı söylüyorlardı.

Haklılar mıydı? Elbette. Fakat ne Diego sahneyi durdurdu ne Deha beni aşağı indirdi ne de ben o tarafa baktım. Sahne devam etti.

"Öpüşürken yanakların kızarıyor ve tam o esnade çillerin harika gözüküyor." diyen Deha'ya bakakaldım. Repliği bu değildi. "Boşalırken gözlerin kayıyor. O an da harika gözüküyorsun." demeliydi. Tam bu sahnede Deha karakterinin şerefsizlik yaptığı sahnelerin girişi olacaktı.

Diego'nun sahneyi bölmemesi adına "Başka?" diye sordum, Deha'ya. Biraz düşünür gibi yaptıktan hemen sonra "Tenis oynarken de harika gözüküyorsun." dediğinde kaşlarımı çattım. Toptan korktuğumu ve o sahnenin çekiminin ertelendiğini bile bile nasıl böyle bir şey derdi!

"Hadi ya?" diye sorduğum gibi gülerek birkaç adım ileri gitti. Diego'nun sahneyi bölmemesine güvenerek beni kum torbasına yaklaştırdı. "Vur bir tane daha." dedi. Kafasından elimi ayıramıyordum ki vurabileyim. Boştaki elimle torbaya biraz dokunduğumda gülerek yere indirdi beni.  Ayaklarım yere basar basmaz ona döndüm ve kollarımı boynuna sardım.

Dudaklarımı dudaklarına bastıracağım saniye aklıma dediği şey gelince utanıp yapamadım. Onun yerine yanağına bastırdım.

Kulağına doğru sahnede duyulmayacak şekilde "İki üç tane çilim var, makyajla kapatıyorum, ne ara gördün?" diye sordum.

Elini belime indirip beni kendine çekti ve sarıldı.

"Gördüm bir ara." dediğinde anlayamamıştım.

bir küçük dizi meselesi | textingUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum