the only time we speak is in my dreams

1.2K 194 24
                                    

39|

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

39|

joji, die for you*

Saklı Orman köknar, fıstıkçamı ve meşe ağaçlarından oluşuyordu. Sık ağaçların arasında yürürken yorgun hissediyorlardı. Min Yoongi henüz iyileşmiş değildi, arada aksıyor ve acıdan duruyordu. Park Jimin hemen onun yanında yürüyor, her duruşunda onunla duruyor ve bekliyordu. Kim Taehyung eşinin yanındaydı, Jeongguk onun elini tutuyor ve yavaş adımlarıyla eşlik ediyordu. Min Yoongi birkaç gün hastanede yatmış, Park Jimin bir dakika bile onun yanından ayrılmamıştı. Jeongguk kuzeni ile konuşma şansı bulamamıştı henüz. Jimin'in nasıl olduğunu bilmiyordu ve anlamak istiyordu.

Ormanın girişi bataklığa benziyordu. Karın erimesi ile birlikte toprak iyice çamur hâle gelmişti. Bata çıka ilerliyorlardı. "Saklı Orman korkunç görünüyor." dedi Jimin, sessizliği bozdu. Yüksek ağaçlar gri gökyüzünü kapatıyor, ormanın karanlık ve vahşi bir görüntüye dönüşmesine neden oluyordu. "Korkunç ve gizemli. Orada ölmeyiz, değil mi?" diye sordu Min Yoongi, ormandan gerçekten korkuyor görünüyordu. "Yanında bir Melez, Jaguar ve Jaguar'dan hamile bir Alfa var ama içimizden birinin ölmesine izin verecek olsaydık, bu sen olurdun." dedi Jimin, sözcükler dudaklarından öylesine kayıtsız dökülmüştü ki Taehyung bir an arkasına dönerek arkadaşına baktı. Jimin'in eğlendiği yüz ifadesinden belli oluyordu. Min Yoongi ormana doğru yürüyordu ama her an arkasını dönerek kaçacak gibi bir hâli vardı.

Dört kişilik, Taehyung'un karnındaki bebek yarım insan sayılırdı, ormanın içine uzanan patikaya adım attıklarında vazgeçmeleri için olan son şansı da kaybetmişlerdi. Orman karanlıktı, sanki bir anda öğle saatleri yerini akşamın son dakikalarına bırakmıştı. Gökyüzü belli belirsiz görünüyordu. Kış mevsimi yoğun kar yağışı ve soğuk ile geçmesine rağmen ormanın içindeki her ağaç ilkbahar mevsiminde hissi veriyordu. Yoğun dallar yeşil ve taze yapraklarla kaplıydı, toprak kokusu her yanlarını sarıyordu. "Saklı Orman'ın tek bir mevsime sahip olduğu doğruymuş." diye mırıldandı Min Yoongi, şaşkınlık içinde soğuğa rağmen sağlıklı kalmış ağaçlara bakıyordu. "İlahi bir güce sahip her şey istediği anda kalabilir." dedi Taehyung arkasında kalan ikiliye bakarak, Jeongguk ormana girdiklerinden beri tek kelime etmeyen tek kişiydi.

Jeon Jeongguk bebeklik anılarının belli belirsizliği içinde büyümüş bir yetişkindi ama şimdi her şey netti. Annesinin sesini, yüzünü hatırlıyordu. Gözyaşları beyaz örtüsüne dökülürken onları sakladıkları ağaç kovuğu Saklı Orman'ın içerisindeydi. Seokjin'in yüzü belirsizdi ama nemli ve yapışkan küçük ağaç kovuğunda onu kolları arasına almıştı. "Ona iyi bak." demişti annesi, Seokjin ona iyi bakmamıştı. Onu düşmanlarının arasında terk etmişti. Ailesi onları ağaç kovuğuna bıraktıktan sonra ormanın sonunda kalan gizli yerlerine ulaşmış olmalıydı. Ormanın biraz daha içlerine ilerlediler. Sessizlik hâkimdi. Tek bir hayvan sesi, adım sesi ya da ağaç dallarının birbirine vuruş sesi duyuluyordu. Sesler birbiri içinde yutuluyor, yok oluyordu. Jeongguk tedirgin olmadan duramıyordu, eşinin elini daha sıkı tuttu ve ona yaklaştı.

blue cheese' taekookWhere stories live. Discover now