as long as you promise to take me home again, i'll go with you where you've got

3.6K 504 82
                                    

13; Beni eve geri getireceğine söz verdiğin sürece, gitmek istediğin yere gideceğim seninle

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

13; Beni eve geri getireceğine söz verdiğin sürece, gitmek istediğin yere gideceğim seninle.

passenger, restless wind

-

Tüm kasabanın üzerine sinmiş olan sakinlik ürkütücüydü. Baekdu Dağı hemen kasabanın dibinde, zirvesi karlarla kaplı halde bekçilik ediyordu. Sis tüm kasabayı etkisi altına almıştı ve belki de sakinliğin yegane sebebi buydu. Küçük bir han bularak yerleşirken gece çökmüş, Taehyung yorgunluktan kollarında uyuyacak duruma gelmişti. Jimin anahtarlardan birini ona vererek çantasını omzuna astıktan sonra ahşap, her adımda sinir bozucu bir gıcırtı çıkartan merdiveni çıkmaya başladı, onu takip etmekten başka şansı yoktu Jeongguk'un.

Yan yana olan odalara geçmeden önce birbirlerine iyi geceler dilemiş olsalar da trende bulundukları teorilerim ürpertileri hâlâ üzerlerindeydi. Bitkin olan Taehyung kendini yatağa atarken Jeongguk ona üzerini değiştirmesi gerektiğini söylese de buna aldırmadı, ayakkabılarından kurtulmak ile yetinerek yorganın altına girdi. Oda da kasabaya hakim olan soğuğa sahipti, eşinin yorganın altında titrediğini görmek Jeongguk'un sinirlerinin bozulmasına sebep oluyordu. Onu kollarına alarak ısıtabilirdi ama bu soğuk ve buzdan yapılma krallığı andıran odaya kendi vücut ısısı da çok fazla dayamamazdı.

Şömineye yaklaşarak kenara konmuş sandığın içindeki çalı çırpıyı attı önce, çekmecelerin birinde kibrit bularak onları tutuşturmak için döndü. Odunları ateşi sönmeyecek şekilde şöminenin içine dizerken odanın bir an önce ısınmasını umuyordu. Banyoda üzerini değiştirdikten sonra elini ve yüzünü yıkadı, musluktan akan ılık su tenindeki soğukluğu biraz gidermiş olsa da üşümeye başlamıştı. Banyonun kapısını kapatarak odaya döndüğünde Taehyung'un yavaşlayan nefeslerinden uyuyakaldığını anlamak zor değildi. Şöminenim yanındaki sandalyeye oturarak düşüncelerim içinde sürüklenmeye başladı.

Birkaç hafta önce kendi içinde normal bir hayat sürerken Kim Taehyung'un kurt hali ile ilk karşılaştığı anı hatırladı. Ne kadar da ahmaktı, onun kim olduğunu anlamayacağını düşünmüştü. Şu an yatakta yatmakta olan Alfa'nın ne kadar güçlü ve zeki biri olduğunu biliyordu. Jeongguk'u korkutan buydu, Taehyung kendini geri çekiyor ve tamamen uzak, gözlemci davranıyordu. Hareketlerini anlamak imkânsızdı. Karşısına geçerek eş teorisini anlatan, onu korumak için evine gelen kişi değilmiş gibi davranıyordu. Ailesinin onu gözden çıkarmasının Alfa için bir yıkım olduğunu biliyordu ama bir şeyler vardı, Taehyung'un davranışlarını kestiremiyordu.

Ona karşı bu şekilde şüpheli yaklaşmak kendisine kızmasına sebep olurken ayaklandı, şömine tamamen yanmış ve odanın içindeki soğukluk biraz olsun kırılmıştı. Şömeniye biraz daha odun attıktan sonra yatağa ilerledi, yorganın bir kısmını kaldırarak içine girdi ve uyumakta olan eşine baktı. Siyah düz saçları alnına dökülüyor, dudakları hafif aralık haldeydi. Ona ne zaman baksa içini eriten güzelliği karşısında dili tutuluyordu. Bir Alfa'nın böylesine güzel olması akıl alır iş değildi ve o eşiydi. Bir kolunu Taehyung'un beline atarak yerinde yayılırken onun dudaklarını şapırdatması, bedenini biraz daha kendine yaklaştırması gülümsemesine sebep oldu. Ona karşı içinde beliren hislerin sadece eş oldukları için olmadığını umuyordu, kolları arasındaki bedeni sevmek istiyordu.

blue cheese' taekookWhere stories live. Discover now