open up your gates 'cause i can't wait to see the light, uh!

1.9K 293 35
                                    

32*

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

32*

bruno mars, locked out of heaven

-

Endişelerle dolu günlerin devamında Jeon Jeongguk anlıyordu, onun hayatında en ihtiyaç duyduğu kişi Kim Taehyung'un kendisiydi.

Büyük yatağın içinde uzanmış beyaz tavanı izlerken onu düşlemeden edemiyordu. Ne Jimin, ne de kendisi bir çıkıs yolu bulamamıştı henüz. Bir döngünün içinde debelenip duruyorlardı. Kimseye güvenemiyordu. Yanına yaklaşan herkesin onun içine dahil edildiği bir planı vardı kendi içlerinde.

Kapı birden açıldı, Kim Taehyung elinde iki porselen fincan ile girdi odaya. Üzerinde dizlerine inen bir şort vardı. Siyah saçları birbirine girmişti. Sıcak fincandan buharlar yükseliyordu. "Bize çay hazırladım." dedi yatağın kenarına otururken, yatakta doğruldu ve sırtını yatak başlığına verdi. "Teşekkür ederim, kendimi iyi hissetmemi sağlıyorsun." Taehyung gülümsedi ve onun karşısında bağdaş kurarak oturdu, fincanlardan birini aldı. "Sen de bana iyi hissettiriyorsun, Jeongguk. Kendimi senin yanında güvende hissediyorum." dedi Taehyung, onun gülümsemesini görmek hoşuna gidiyordu.

Sıcak böğürtlen çayı iyi gelmişti, içinin ısınmasını sağlıyordu. "Jeongguk, ne yapacağız?" diye sordu Taehyung, bir çıkış yolu bulamıyorlardı. Hangi kasabadalardı? Oradan kaçabilirler miydi? Nasıl hayatta kalacaklardı? Akıllarında sorular diziliydi ve cevap yazacak boşlukları bile yoktu. Derin bir nefes alıp verdi Jeongguk. "Bilmiyorum ama bulacağız. Seninle güzel bir hayat kuracağım, Taehyung. Sana ve kendime bunun sözünü verdim." dedi Jeongguk, kalbinde tek bir endişe yoktu bu konuda. Porselen fincanı komedinin üzerine bıraktı Jeongguk, ellerini uzattı ve onu tutmak istedi. Taehyung kendi fincanını onunkinin yanına bıraktı, ellerini tuttu ve yatakta emekleyerek kucağına geldi.

Kim Taehyung kollarını onun beline sararak Jeon Jeongguk'un kucağına uzandı. Jeongguk kollarının sırtında ve saçlarında gezdirdi. "Bir yol bulmamız gerek, Jeongguk. Kendi hayatımızı kurabilmek için düşünmek ve çabalamak zorundayız." dedi Taehyung, başını yukarı doğru kaldırdı ve Jeongguk'a baktı alttan. "Biliyorum, bulacağız." Jeongguk onun saçlarını öptü. O konuşmanın sonrasında aralarındaki bağ bir anda birbirini bulmuştu sanki. Açıklardı birbirlerine ve dokunmaktan çekinmiyorlardı. Kim Taehyung kendi ismini, varlığını geride bırakmayı kabul etmiş, ona gelmişti. O yanında olduğu sürece tüm engelleri aşabilirdi.

"Taehyung..."

Ona seslendi Jeongguk, ismini dile getirmenin hoşuna gittiğini şimdi fark ediyordu. Taehyung esnedi. "Uykun geldi, uyuyalım." dedi Jeongguk, biraz daha yayılmaya çabaladı ama olmadı, Taehyung'un ağırlığını bazen unutuyordu. "Uyumak istemiyorum." dedi Taehyung, bir kez daha esnediğinde gülmeden edemedi. "Neden uyumak istemiyorsun?" diye sordu Jeongguk, onun diretmesi hoşuna gidiyordu. Huysuzlanmasında bile sevimli gelen bir yan vardı ona. "Rüyalarım, kabuslara dönüyor. Seni kaybediyorum ben her seferinde. Uyumaktan korkar hâle geldim." Jeongguk onu anlamaya çabalıyordu, bir arada oldukları tüm zaman boyunca aralarındaki bağ ince bir çizgi haline iniyordu ama yine de benzer korkulara sahip değildi Taehyung.

blue cheese' taekookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz