now I'm pacing backforth, wishing you were at my door

2.3K 410 80
                                    

21*

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

21*

Kurtlarla dolu bir kasabada ne yapacağını bilemiyor hissediyordu Jeon Jeongguk; iskelede soğuk sulara bakarken halatla tahtaya bağlanmış sandala atlamak ve buradan kaçıp gitmek istiyordu.

"Gitmek istiyorsan bunu denememeni tavsiye ederim."

Alışık olmadığı bir sesi duyduğunda arkasını döndü, bir Omega ellerini kot ceketinin cebine koymuş halde kendisine bakıyordu. "İskeleden dışarı adım atmak istediğimde canım çok yandı. Kalbime ağrılar saplandı. Şamanlar adaya büyü yapmış, kimse çıkamıyor." Omega'nın söyledikleri dehşet içinde kalmasına sebep olurken bir kez daha Kim Taehyung'a lanet etti içinden. Onu buraya getirmiş, Kurtların içinde hapis kalmasına sebep olmuştu. "Sen kimsin?" diye sordu iskeledeki adama, "Min Yoongi, ailem kasabadaki en iyi doktorlardan biriydi. Bu yüzden buraya getirildik." Min Yoongi denen Omega o kadar rahat, kaderini kabullenmiş bir tavır sergiliyordu ki, Jeon Jeongguk kafayı yiyen tek kişi kendisiymiş gibi hissediyordu.

İskeleden ayrılarak dağa yamacına doğru hareketlendi, dönüşmek istiyordu ama Jaguar kırgındı. İhaneti yüzünden eşine, onu sakladığı için Jeongguk'a kırgındı. Kendini saklamak istiyordu. Jimin'in onu takip ettiğinin farkında olsa da arkasını dönerek tek kelime etmiyor, bakmıyordu bile. Kuzeni olduğunu öğrendiği Melez onu rahat bırakacağa benzemiyordu. "Jimin." dedi durarak, kuzeni ani ses ile bir ağaç köküne takılmasına sebep olacak kadar afalladı. "Beni rahat bırakır mısın, lütfen. Kendimi iyi hissetmiyorum. Yalnız olmaya ihtiyacım var. Düşünmek istiyorum." Arkasını dönerek bedenini ağaca yaslamış olan sarı saçlı çocuğa baktı. "Seni yalnız bırakmak istemiyorum. Adadan çıkamadığımızı öğrendim. Ne yapmaya çabalıyorlar, bilmiyorum. Tek istediğim iyi olman. Biraz konuşalım, gerekirse bana yumruk at." Jeongguk ona bakarken kendini gülümsemeye zorladı ama yapamadı, dudakları gergin bir şekilde birbirine bastırılmış duruyordu.

Jimin kendini ağaç köküne bırakarak otururken, "Taehyung'un yanına uğradım. Seninle konuşmak istiyor. Kötü görünüyordu." Jeongguk onun adını bile duymak istemiyordu. Kalbi acıyordu. Bir yangın vardı içinde durduramadığı. Nefes alamıyordu sanki. Jaguar hem ona sığınmak, hem de ondan kaçıp gitmek istiyordu. Yutkunamıyordu. Onu düşünmekten kaçmak istiyordu. "Jimin, onu görmek bile istemiyorum. Adını duymak bile hoşuma gitmiyor." Jimin başını sallayarak ona onay veriyor olsa da Jeongguk onun tereddüt içinde olduğunu biliyordu. En yakın arkadaşıydı, Jimin. Ona karşı bir hassaslık içinde olmasını normal olarak karşılıyordu. "Ben gidiyorum, hapis kaldığım adayı keşfedeyim. Belki Kurtların olmadığı bir yer bulurum kendime." diye söylendi, Jimin bu kez arkasından gelmekten vazgeçerek onu yalnız bıraktı.

Onu bu adaya hapsetmişlerdi, kaçmasının imkânı yoktu. Öldürmüyorlar, kafasını yemesini bekliyorlardı. Belki de amaçları gerçekten buydu. Onu delirtmek istiyorlardı. Dağ yamacı boyunca ilerledi Jeongguk. Küçük ağaçlık alanların dışında hiçbir şey görünmüyordu. Dağın kenarında yükselen bir kaya ve mağara görünüyordu. Oraya ilerledi, belki de orayı kendi alanı haline getirebilirdi. Jimin'in ailesinin yanında ya da Kurtlardan birinin evinde kalmak istemiyordu Jeongguk. Bu zamana kadar yalnız başına yaşamış, hayatına devam etmiş, kendini geliştirmişti. Yapmak istediği çok fazla bir şey yoktu. Ölümünü bekliyordu. Kendisini bulmasını ve bu delilikten kurtarmasını istiyordu.

blue cheese' taekookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon