your heart was glass, i dropped it

2.3K 418 103
                                    

20*

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

20*

Jeon Jeongguk, ihanete uğramış hissediyordu.

Meydanın ortasındaki ateşin etrafına yayılan Kurtlar, her an üzerine atlayacak gibi duruyorlardı. Yutkunmayı denedi Jeongguk, parmaklarını içe doğru kıvırarak yumruk yaparken sessiz kalıyordu. Jimin bir adım yaklaşarak elini onun omzuna koydu. "Jeongguk." dedi Taehyung ama onun sesini duymak istemiyordu, onu görmek istemiyordu. Yorgun hissediyordu, gözleri yaşlarla nemlenmişti. "Konuşmak istiyorum, beni dinle. Yanlış anlıyorsun beni." Taehyung'a baktı, Alfa gözlerindeki yaşlarla onlarla bakarken içinde hiçbir duygu belirmiyordu ona karşı. Ölecekti, sorun değildi. Ölmek konusunda hiçbir sorunu yoktu ama eşi, ona ihanet etmişti.

Lider Kim uzaklaştı, kısa bir süre sonra insan bedeni içinde geldi alana. "Jeon Jeongguk, seninle konuşmam gerek." dedi ona bakarak, kimseyle konuşmuyordu, pençeleri avuç içine batıyordu. Sinirliydi, içinde yanında dikilmekte olan Alfa'ya karşı bir öfke vardı durduramadığı. "Sizinle konuşmak istemiyorum. Beni öldürecekseniz yapın ve bitsin." dedi Jeongguk, boğazındaki düğümden kurtulamıyordu bir türlü. "Seni öldürecek olsaydık gitmene izin vermezdik, Jeon. Seninle konuşmam gerek, ben ana evdeyim. Taehyung seni getirir." Lider Kim arkasını dönerek uzaklaşırken Jimin gerildi, omzunun üzerindeki eli sıktı bulunduğu bölgeyi. Ne yapmayı amaçladıklarını anlamıyordu Jeongguk, neden onu öldürmüyor ve kurtulmuyorlardı?

Taehyung koluna dokunarak onu yönlendirmek istediğinde bedenini uzaklaştırdı ondan, "Bana sakın dokunma Kim Taehyung. Bana yaklaşma. Benimle konuşma. Hayatımdan çekip git." dedi eşinin gözlerinin içine bakarak, onun gözyaşlarının bile sahte olduğunu düşünmesi kalbini acıtıyordu Jeongguk'un. Birkaç saat önce böyle ağlıyor olsa onun için her şeyi yapabilecek biriyken bu hale gelmeleri çok tuhaf geliyordu ona. "Jeongguk, beni dinle. Lütfen." Lider Kim'i takip etti gözleriyle, Taehyung ile daha fazla konuşmak istemiyordu. Onu kandırmıştı, bu yeterliydi. Sebebi, içinde biriktirdikleri ya da pişmanlığı umurunda değildi. Ana ev denen yere gitmek için yanlarından ayrılırken Jimin elini onun omzundan çekerek izin verdi.

Ana ev, kamp ateşinin diğer ucunda görkemli, iki katlı bir binaydı. Kiremit rengi duvar boyasında hafif soyulmalar görülüyordu. İçeri girdi, koridor iki yana ayrılırken büyük salon hemen karşısındaydı. Büyük, ucunda elmasların asılı durduğu avize her an düşecek izlenimi veriyordu. Lider Kim uzun bir masanın ortasında, tam karşısında oturuyordu. Masanın üzerinde içi dolu iki bardak vardı. "Otur." dedi Lider Kim karşısında duran sandalyeyi göstererek, oturdu ve ellerini masanın üzerine koydu. "Benimle ne konuşmak istiyordunuz?" diye sordu Jeongguk, konuşmaların uzatılmasından ve dallanıp budaklandırılmasından hoşlanmıyordu hiçbir zaman.

"Jeon Jeongguk, türünüzü devam ettirmenizi istiyoruz."

Lider Kim'in söyledikleri kendini tutamayarak gülmesine sebep olurken susmasını bekledi karşısındaki Alfa. "Ah, bunu neden istiyorsunuz Bay Kim?" diye sordu, masaya doğru biraz eğildi ve adamın koyu renk gözlerinin içine baktı. "Jeongguk, yolculuğun sırasında duymuşsundur. Bir Alfa'nın hastalandığını ve bir Jaguar'ın onu kendi kanını vererek iyileştirdiğini. Biz ölüyoruz, Jeongguk. Tüm ülkeden ölüm haberleri geliyor. Ani, hiç beklemediğimiz anda. Korkuyoruz. Bir ırkı yok ettik ama ona muhtaç durumdayız. Kanınıza, varlığınıza ihtiyacımız var." Jeongguk gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı, Lider Kim'in söyledikleri saçmalıktan başka bir şey değildi ona göre. "Size kanımı vermemi falan mı istiyorsunuz?" diye sordu, Lider Kim arkasına yaslanarak derin bir nefes alıp verdi.

blue cheese' taekookWhere stories live. Discover now