Gerçekten çok tatlı (21)

688 94 29
                                    

*Han ağzından anlatım*

H- HİÇ K-KOMİK DEĞİL..!

M- Sana göre komik değil küçük, bana göre komik :D

Ne diyeceğimi bilemiyordum, sinirden karnımdaki acıyı hissetmiyordum bile.

H- SENDEN...SENDEN NEFRET EDİYORUM!!!

M- Ben sana bayılıyorum bak ;)

Minho göz kırptı, gerçekten bu adam çok sinir bozucu. Birden kapı çaldı.

M- Tam zamanında çalıyor bu kapıda amına koyim.

Minho bıçağı yere attı ve arkasını dönüp odadaki kapıya yöneldi.

H- Hey..! Ben ne olacam?

M- Ahh...doğru.

Minho bana doğru döndü ve sırıttı.

M- Unutmuşum pardon.

Çekmeceye yöneldi ve bir bant çıkardı. Bandı makas ile kesti, bana doğru ilerledi.

H- Hey...Beni çözmeni istiyordum ama.

M- Kusura bakma Han Jisung, bağırırsan biri duyabilir.

H- Bağırmam..söz

M- 'Kaçmam..söz' diyip evden kaçtın ama.

Ağzımı bantladı, artık konuşamıyordum. Tam ağlamam durdu derken yine ağlamaya başladım. Artık o kadar sinirli ve üzgündüm ki karnımdaki acıyı umursamıyordum bile...

Minho yine arkasını dönüp gitti ve kapıyı arkasından kapattı. Bende çaresizce onu beklemeye başladım.

*Minho ağzından anlatım*

Jisung'u üst katta bıraktım ve alt kata indim. Kapı hala çalıyordu.

M- Patlama amına koyim.

Kapıyı açtım. Karşımda yan evdeki komşulardan biri vardı.

M- Buyurun?

X- Merhaba...Size bir şey söylemem gerekecek.

M- Çabuk ol, işim var.

X- Peki, bence bu evden gitmelisiniz.

M- Nedenmiş o?

X- Sanırım birileri sizi ihbar etmiş.

M- Hah...kimmiş o kaşınan kişi?

X- Bakın...sizi seviyorum. İyi bir adamsınız.

M- Evet evet, övünmek gibi olmasın ama çok iyi biriyimdir.

X- Neden sizi ihbar ettiklerini bilmiyorum ama polisler buraya gelmeden gitseniz iyi olur.

M- Peki teşekkür ederim.

X- Rica ederim.

M- Görüşmek üzere.

X- Umarım görüşürüz.

Kapıyı kapatır kapatmaz üst kata çıktım. Jisung'un olduğu odaya gittim. Nefes nefese kalmıştım. Ne oldu veya nasıl oldu bilmiyorum ama ihbar etmek kelimesi bile sinirime dokunuyordu.

Büyük ihtimalle biri beni ve Jisung'u görmüştü...nasıl gördü ben bile bilmiyorum ama şuan bunu düşünecek durumda değildim. Jisung'a baktım.

M- Sen mi ihbar ettin beni?

H- ...

M- Pardon lan...ağzını bantlamıştım dimi? :D

H- ...

Bana kötü bir bakış attı. Gözleri kızarmıştı, sanırım ağlamaktan. Onu ağlatmak istemezdim ama ağlayınca tatlı oluyordu ve ben tatlı insanları severdim. Bu yüzden ağlattım zaten :)

M- Ahh..Şuan bunu tartışacak halde değilim.

Hızla ona yöneldim ve elindeki kelepçeyi çözdüm. Ardından ağzında ki bandı çıkardım.

H- Ne old-

M- Sus ve sadece yürü.

Kolundan tutup onu odama götürdüm ve dolabımı açıp boğazlı, kahverengi bir kazak çıkarıp Han'a verdim.

M- Giy bunu.

H- Üstüm kanıyor ama.

Sabır dilercesine iç çektim..

M- Pekala..

Çekmecem den bir kaç malzeme çıkardım ve hızla Jisung'un küçük bedenini pansuman yaptım.

M- Şimdi giy ve polislere hiç bir şey deme.

H- Neden? Ne polisi?

M- Dersen seni öldürürüm.

H- Neyden bahsediyorsunuz?

M- Bak polisler buraya gelirse ve sana bir şeyler sorarsa beni savun. Bir geri zekalı beni ihbar etmiş.

H- Neden böyle bir şey yapayım ki?

M- Bak...benden şikayetçi olmadığını söylersen giderler zaten.

H- Tamam da neden seni şikayet etmeyeyim?

Kolunu tutup sıktım, bu çocuk beni sinir ediyordu.

M- BAK...EĞER BENİ SAVUNURSAN GAZETE İÇİN SANA YARDIM EDERİM.

Gözlerinin parladığını gördüm...bu çocuk...GERÇEKTEN ÇOK TATLI. Kelimeler yetmez.

H- Söz mü?

Kolunu bıraktım.

M- Söz.

H- Ben sana güvenmem ki.

M- ÖLMEK Mİ İSTİYORSUN SEN?! SÖZÜM SÖZDÜR!! HEM EĞER SÖZÜMÜ TUTMAZSAM BENİ İHBAR EDERSİN.

H- Tamam o zaman.

Gülümsediğini gördüm. Onca şeye rağmen hala gülüyordu. Neden böyle bir insana sahip olmak istemeyeyim ki? Benim olacak işte :D

Kapı çalınca konuşmamız yarıda kaldı.

M- Hadi.


***

Newspaper (Minsung)Where stories live. Discover now