ELLİ SEKİZ

2.6K 223 25
                                    

Rıdvan ara sokaklardan hızlıca geçerek Asaf'ın dediği yere ulaştı. Gözleriyle etrafı süzdü ama Asaf'ı bulamadı. Telefonunu çıkarıp Asaf'ı aradı. Çalar çalmaz kulağına gelen sesle dikkat kesildi Rıdvan. Asaf'ın telefonunun sesiydi.

Kulağından çektiği telefonu kapatmadan sesin geldiği yöne ilerledi. Telefon kapandığında tekrar aradı. Köşeyi döner dönmez biraz ileride gördüğü şeyle oraya yürüdü hızla. Etrafına bakınarak bir tehlike aradı ama görünürde bir şey yoktu.

Sağa sola bakınmayı kesip önüne döndüğünde gördüğü şeyle yerinde dondu. Yerde kanlar içinde Asaf'ın kız kardeşi yatıyordu.

Gözleri büyürken kendine geldiği gibi hızla oraya koşarak önünde eğildi. Teni beyazlamış kıza dokunmadan sakin kalmaya çalışarak ambulansı aradıktan sonra ne yapacağını şaşırdı. Elleri titrerken bir parmağını kızın burnunun dibine götürüp nefesini kontrol etmeyi akıl edebilmişti sonunda.

Ama ummayı beklemediği şeyle nefesi kesildi.
Nefes almıyordu...

Rıdvan içine derin bir nefes aldı. Gözleri dolarken sersemce etrafına bakındı. O an hemen bir adım uzağında gördüğü Asaf'ın telefonu ve yanında duran kanlı taşla nefes alamadığını hissetti. Handan'ın yanı başında da kanlı bir bıçak vardı.

Asaf'ın camı çatlamış telefonunu eline aldı. Böyle bir şeyi tek bir kişi yapmıştı! Karan...

Kızıla boyanan kıza dokunmadan titreyerek ayağa kalktı. Böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirdi onlara? Peki ya Asaf... Asaf'a ne yapmıştı, nereye götürmüştü onu?

Belki onu da... Dilinin değil aklının dahi varmadığı gerçekle kalbi sıkıştı sanki.

Tek bir kişi... Tek bir kişi bir sürü hayata mal olmuştu.

" Allah kahretsin! " diye haykırdı boş sokakta bütün gücüyle. " Niye oluyor bütün bunlar, niye! " Sesi yankı yaparken sanki cevap alabilirmiş gibi bağırıyordu. Öfkesini de acısını da çaresizliğini de haykırışıyla birlikte atmak istiyordu. Ama hayır. Görüntü de, olduğu an da değişmemişti.

Ellerini saçlarının arasından geçirdi. Yandaki duvara yasladı sırtını. Gözleri Handan'a kaydı. Asaf'a ne diyecekti?

Ama böyle duramazdı. Bir an önce Handan'ın cesedini buradan kaldırıp onlara haber vermesi gerekiyordu. Onun için son kez yapacaktı. Bütün bunların intikamını Karan'dan bizzat alacaktı!

Ambulans sesleri uzaktan duyulmaya başladığında telefonunu çıkardı. Buğulu gözlerle babasının numarasını tuşladı. Gözlerinden akan bir damla yaş telefonun ekranına düştüğünde hızla gözlerini sildi. Güçlü olmak zorundaydı.

" Efendim oğlum? " kulağına götürmek yerine öylece baktığı telefondan babasının sesi geldiğinde, yutkundu. Kendini toparlamaya çalıştı. Asaf'ın kız kardeşi onun da kardeşiydi.

" Rıdvan? " tekrar ona seslenen babasıyla dermanı kalmayan kolunu kaldırdı Rıdvan. " Rıdvan orada mısın? "

" Baba..." diye fısıldadı çaresizce. Gözleri yine yaşlarla dolduğunda genç kıza baktı. Beyaz elbisesinin kenarları hafif rüzgârda yerin tozunu silmek istercesine salınıyordu etrafa. Sarı saçları kan ve tozdan kirlenmişti. Dudaklarının rengi solmuştu. Belki de birkaç dakika daha erken gelse yaşayacak olan bu kızın şimdi teni bembeyazdı.

Raşit duyduğu ağlamaklı sesle anında yerinde dikleşti. İçine bir panik dolarken aceleyle konuştu. " Rıdvan, oğlum? Ne oldu? Ağlıyor musun sen? " sözlerini kesen şey Rıdvan'ın hıçkırığı olmuştu. Eli ayağı birbirine dolandı Raşit'in.

HUSUMET-GayDonde viven las historias. Descúbrelo ahora