ELLİ ÜÇ

2.7K 275 31
                                    

Ameliyattan çıkıp uyanınca ilk işi Ali Nejat'a bakmaya gitmek olmuştu Raşit'in.

Yarası taze olduğu için hareket edince canı yanıyordu bu yüzden duvardan destek alarak odanın önüne kadar geldi. Asaf ve Rıdvan sözde Raşit'e bir şeyler getirmeye gitmişti ama onları beklememişti bile. Sevdiği adamın akıbetini bilmezken boğazından bir damla su bile geçmezdi.

Kapıyı yavaşça açarak içeri baktı, Ali Nejat odanın ortasındaki büyük yatakta hareketsizce yatıyordu.

Yüzünde buruk bir tebessüm oluşurken kapıyı kapatıp yanına adımladı. Her yaklaştığında soluk tenini daha çok görüyordu. Ve bu da canını yakıyordu.

Yara bere içindeki yüzü seyretti başucunda dururken. Dudağının kenarındaki kan oturmuş morluk canını yaktı. Kendine engel olamayarak elini öne uzatıp dudağının yara olmuş kısmına değdirdi baş parmağını hafifçe. Ayık olmamasına rağmen canını yakmaktan korkarcasına tüy kadar hafif bir dokunuşla okşadı.

Yüzünde bir gülümseme oluşurken Ali Nejat'ın uyurken ne kadar uysal ve masum durduğuna hayret etti. O taş kalpli adamın uyurken bu kadar masum duracağını düşünmezdi hiç. Hayat şaşkınlıklarla doluydu sahiden.

Yarası canını yakmaya başladığında ayakta dikilmekten vazgeçerek Ali Nejat'ın kenarındaki boşluğa oturdu yavaşça. Kurşun karın boşluğuna geldiği için hayatî tehlikesi yoktu, birkaç güne toparlayacağını söylemişti doktor.

Yüzünü okşadığı beden kirpiklerini oynatmaya başladığında uyanmasını izledi. Birkaç saniye boyunca kendine gelmeye çalıştı Ali Nejat. Ardından etrafına bakıp da yanıbaşında Raşit'i görmesiyle afallamıştı.

Birkaç saniye boyunca nerede olduğunu idrak edemedi, ettiğindeyse gözlerine inanamadı. " Raşit? " diye seslendi şaşkınca. Yoksa Raşit'i de mi yakalamıştı o hayırsız damat. Ardından bulunduğu yerin sıcak ve kasvetsiz olduğunu anladığında öyle olmadığını fark etti. Bu demek oluyordu ki kurtulmuştu... Ama nasıl?

" Kurtuldum mu? Ama nasıl? " diye sordu meraklı gözleri Raşit'i süzerken.

Raşit gülümsedi. Ardından eğilerek Ali Nejat'ın yanağını öptü. İçi bir hoş olurken küçük çocuklar gibi çığlık atmak istiyordu ona dokunduğu zamanlarda. Kalbi bir kuş olup çırpınıyordu adeta içinde. Nasıl bir adamdı bu böyle, hem kalbini tek bir sözüyle bin parçaya bölen hemde ufacık temasıyla bedenini alev alev yakan?

" Eh, biraz zorlandık ama kurtuldun sonunda. " dedi hâlâ gülümseyerek, şaşkın şaşkın bakan adamı izlerken. 

Ali Nejat bir an duraksadıktan sonra aklına Karan geldi.

" Karan? Onu da yakaladınız mı peki? " diye sordu merakla. Tek merak ettiği şey şu an buydu.

Raşit onun adını duyunca bile morali bozuldu. Onu gebertemediği için kendine kızıyordu. Ama elbet bir gün yakalanacaktı.

" Kaçtı. " dedi kısaca.

Ali Nejat'ın yüzü asıldı. Yine mi kaçmıştı o it oğlu it! Ne zamana kadar kaçacaktı? Dışarıda dolaştığı her saniye onların hayatını tehlikeye sokardı. Kendisini umursamıyordu ama ya çocukları? Onlara bir zarar verirse ne yapardı o zaman?

Ali Nejat düşündükleriyle yüzünü buruşturdu, kaşları çatılmıştı.

Raşit onun çatılan kaşlarına gülümseyerek baktı. Ne güzel bir adamdı Ali Nejat... Her ne kadar belli etmese de ona deli gibi aşıktı Raşit. Ali Nejat nefes alsa eriyebilirdi, o kadar seviyordu.

Ali Nejat düşünmeyi boş vererek Raşit'e döndü. Kendisine gözleri parlayarak bakan adamla ne diyeceğini bilemedi. Bu duyguya alışık değildi, hemde hiç.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now