KIRK SEKİZ

2.9K 282 35
                                    

" Ali..."

Ali Nejat karşısında gördüğü Raşit'le donmuş gibi bakıyordu. Raşit'in gözleri dudağındaki kana indiğinde anında kendine gelerek hızla arkasını ona döndü. " Niye kapıyı çalmıyorsun?" diye sordu sinirle ama sesi titremişti.

Raşit duyduğu sesle içi öfke dolarken hızla yanına gitti. Kolundan tutup sertçe kendine çevirdiğinde, Ali Nejat engel olmaya çalıştı ama Raşit o kadar sinirli duruyordu ki karşı koyamamıştı.

" Başlatma şimdi kapıdan. Ne bu! " diye sordu sinirle, hayatında ilk defa Ali Nejat'a çıkışırken. Ama şu an bu umurunda değildi. Elini dudağına bastırıp kana baktı, bir an  için bunun kan olmamasını ummuştu ama yanılmıştı, kandı.

Ali Nejat kendini zorla elinden kurtarıp arkasını dönerek ağzını yıkadı. Raşit'e bir cevap vermeden dururken içinden şansına küfürler ediyordu. Her defasında Raşit'e yakalanmak zorunda mıydı?

Onu takmadan ağzındaki kanı yıkayan adamın sırtından gözlerini çekmedi. Delirecek gibi hissediyordu. Ali Nejat'ın bu huyundan nefret ediyordu. Bir kere de insanın içini rahatlatan bir söz söylemiyordu.

Raşit, ona bir şey olma düşüncesi yüzünden aklını kaybedecekti. Aklına kötü bir şey getirmemeye çalışmak çok zordu, hele ki onu birkaç defa bayılırken gördüğünde daha fazla kötü ihtimal aklına hücum ediyordu. Ali Nejat'ın ondan çok önemli bir şey sakladığına adı kadar emindi.

" Ali Nejat bana cevap ver? " dedi sertçe. Ali Nejat lavaboya tutunmuş, başını kaldırmayı reddediyordu.

" İyi! " diye arkasını döndü Raşit.
" Asaf biliyordur, ondan öğrenirim bende. " kapıya yürüdüğünde Ali Nejat içine dolan korkuyla hızla kolunu yakalayıp banyonun kapısını kapattı.

" Gidemezsin! " dedi, hissettiği dehşet biraz önceki acıyı misliyle sollardı. Çocukları öğrenirse kahrolurdu. Bile bile buna izin veremezdi, onca yıl saklamayı başarmışken şimdi olmazdı.

Endişeyle koluna yapışıp bırakmayan adamın gözlerine baktı umursamaz davranmaya çalışarak. Ama içindeki yangını bir kendisi biliyordu. Ali Nejat'ın ağzından çıkacak kelimeye hem muhtaçtı hemde duymaktan ölesiye korkuyordu. Düşündüğü şeyin doğru olma ihtimali yüreğine bir kor gibi düşmüştü.

" Neden? Bence çocukların babalarının bir şey sakladığını bilmeye hakkı var. " dedi acımasızca. Ali Nejat yutkundu. Hayır, asıl hiç bilmemeleri gerekiyordu. Ama bunu Raşit'e nasıl anlatacaktı ki.

Raşit bir adım atarak Ali Nejat'ın dibine girdi. O çok sevdiği ama şimdilerde tanıyamayacak kadar solgun olan mavilere baktı. İçine titrek bir nefes çekti. " Ya şimdi adam gibi anlatırsın ya da gider çocuklarına bizzat söylerim. O zaman da anlatmaya mecbur kalırsın. " deli gibi korkuyordu. Allah'ım ne olur kötü bir şey olmasın...

Ali Nejat'a acımasız davranmazsa öğrenemezdi. Bu yüzden sevdiği de olsa onu tehdit etmekten çekinmedi. Zaten şimdiye kadar bu kadar kibar davranması hataydı. Ali Nejat gibi bir öküz kibarlıktan ne anlardı!

Hâlâ ona bakıp konuşmayan adamla gözlerini devirdi. " Ali Nejat 1 dakikan var. " diye çıkıştı.

Ali Nejat söyleyip söylememek arasında kalmıştı. Söylerse canı yanacak, söylemezse herkesin canı yanacaktı. En azından onu sevenlerin...

" Söyleyemem..." diye fısıldadı. Nasıl söylerdi ki böyle bir şeyi sevdiği adama.

Raşit, Ali Nejat'ın kolunu tutan elini çekti üzerinden. " İyi, sen bilirsin. "

Kapıya yürüdüğünde arkasından duyduğu şeyle dondu.

" Kanserim. "

O an sanki bütün dünya başına yıkılmış gibi hissetti Raşit. Biri kalbini canlı canlı göğsünden çıkarıyormuş gibi bir acı hissetti yüreğinin en derininde. Nefes alamıyordu sanki, elleri uyuşmuştu açmaya çalıştığı kapının üzerinde.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now