OTUZ DOKUZ

3.4K 323 43
                                    

Kapı tıklatılınca Ali Nejat başını kaldırıp "gel" dedi. Birkaç saniye sonra içeri Karan girdi.

" Baba? Müdür sana bunu vermemi istedi. " diyerek elindeki dosyayı çalışma masasında oturan adama uzattı. Ali Nejat uzanıp elinden aldı.

" Tamam, çık sen. " dediğinde, Karan burun kıvırdı. Kendisine bakmayan adama sinir bir ifadeyle baktı. Ali Nejat ağadan nefret ediyordu. Keşke onu öldürmek için bir fırsatı olsaydı...

Zira en çok canını sıkan da, işlerini baltalayan da Ali Nejat'tı.

Kapıyı kapatacakken Ali Nejat'ın seslenmesiyle durdu. " Damat? "

" Efendim baba? " dedi kapıyı açarak. Ali Nejat yüzüne bile bakmadan masasına geçip oturdu.
" Asaf evde mi? " diye sordu. Bugün kendini kötü hissettiği için işleri evden idare ediyordu.

" Hayır, çıktı. " dedi. O da Asaf'ın evde olmasını istiyordu ama yoktu. İçinden bir ses Ali Nejat'a oğlun hasmınla fingirdeşiyor diyerek kalp krizi geçirtmek istede de bir şey demeden, çıkmasını isteyen adamla kapıyı kapattı.

" Duygusuz piç! " diyerek odanın önünden ayrıldı. Nefret ediyordu ondan da kızından da.

Ve şimdi de üst kata çıkarak sevgili karıcığının yanına gitmesi gerekiyordu. Tabii öncesinde mutfağa gidip bir bardak meyve suyu almayı unutmamıştı.

Merdivenleri bitirip odaya girdiğinde Handan telefonla konuşuyordu. Yanına gidip karısının saçlarını öptükten sonra meyve suyunu eline tutuşturduğunda, geri çekilmeden önce Handan onun yanağını öpmüştü heyecanla. Hâlâ ilk günkü kadar seviyordu kocasını.

" Ben bugünlerde biraz rahatsızım. Başka bir gün yapsak? " diyerek meyve suyunu içmeye başladığında, Karan koltuğa oturup sırıtarak onu izledi.

Handan kız arkadaşının dışarı çıkma teklifini kibarca reddederken, içtiği her yudumda sırıtması genişliyordu Karan'ın. Karısı bir aylık hamileydi ve daha kimse bilmiyordu.

Ve asla bilemeyecekti de.

Karan ondan bir bebek falan istemiyordu. Sadece ayak bağı olurdu. O yüzden Handan hamile olduğunu söylemeden önce bebeği arkadaşından aldığı ilaçla yavaş yavaş düşürmeye çalışıyordu.

" Tamam canım, sonra konuşuruz. " diyerek telefonu kapatıp Karan'ın yanına gitti Handan. Meyve suyunu masaya bırakıp ona sarıldığında, Karan masadaki ilaçlı meyve suyuna baktı. İçmesi, hepsini bitirmesi gerekiyordu.

" Bugün biraz daha iyiyim ama hâlâ halsizim. Sanırım ilk aylar böyle geçecek, öyle dedi doktor. Babam kaç defadır beni zorla hastaneye götürmeye çalışıyor ama henüz söylemeye hazır hissetmiyorum canım. " dediğinde, Karan karısının bu utangaç hâline gülümsedi. Çok işine yarayacaktı bu hâlleri.

" İyi yapmışsın güzelim. Zamanı gelince birlikte anlatırız onlara. " Diyerek kolunu sıvazlayıp masaya uzandı.
" Hadi bitir, bebeğimiz için. " diyerek bardağı uzattı.

Handan geriye çekilerek yüzünü buruşturdu. " İçmek istemiyorum canım, midemi bulandırıyor. Şimdiye kadar hep senin hatırına içtim ama lütfen beni zorlama. " dediğinde, Karan içinde biriken öfkeyi maskeleyerek gülümsedi.

" Ama bebeğimizin sağlıklı olması için güzel beslenmen gerek, biliyorsun. " dedi. Handan'ı bebekle vurarak istediğini yaptırabiliyordu.

" Ama gerçekten canım istemiyor. " diye itiraz etse de Karan bardağı dudaklarına götürdü. " Hadi. Bizim için..."

Handan istemeye istemeye birkaç yudum daha aldıktan sonra daha fazla içemeyip geri bıraktı. Ama bu kadarı bile Karan'a yetmişti. İlacı ne kadar içerse o kadar iyiydi. Doktorun dediğine göre şüphe uyandırmamak için çok az miktarda vermesi gerekiyordu. O yüzden ağır ağır ilerliyordu planı.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now