KIRK ALTI

3.2K 297 29
                                    

" Allah'ım çıldıracağım! " diye öfkeyle soludu, ellerini sertçe saçlarının arasından geçiren Rıdvan. Babası biraz önce gelip ona Asaf'ın kız kardeşinin merdivenlerden düştüğünü ve bunu yapanın Karan olduğunu söylemişti.

Üzerinden iki saat geçmişti ve aklına geldikçe delirecek gibi hissediyordu Raşit. Handan'ın merdivenlerden düşerkenki Ali Nejat'ın korku dolu ifadesini unutamıyordu, kızı gözlerinin önünde kayıp giderkenki şoka uğrayan ifadesi sürekli gözünün önündeydi. İki evladı da aynı adam yüzünden hastanedeydi. Ve kız hamile olduğu için durumu ciddiydi.

Ali Nejat kızının kapısından ayrılmıyordu. Raşit onu o yıkılmış hâlde gördükçe bir şey yapamadığı için kendine kızıyordu.

O Karan denen mahlukat hiçbir yerde yoktu. Kimliğini kullanmadığı için geniş bir alanda arıyorlardı.

" Asaf'ın haberi olmasın şimdi. " dedi en sonunda Rıdvan, babasına dönerek. Bir derdin biri bitmeden diğeri başlıyordu. Bu nasıl işti! O adam tek başına bir sürü hayatı mahvetmeyi başarmıştı.

Rıdvan, bunu yaptığına pişman edecekti onu.

Raşit sert bir soluk alarak duvara yaslandı. Bir günde ne çok şey yaşamışlardı.

" Ali Nejat da öyle istedi. Asaf öğrenirse durmaz, hayatını tehlikeye atıp kendi başına hareket edeceğinden korkuyor. Haklı da. Öğrendiğinde durmayacağını hepimiz az çok biliyoruz. " dediğinde Rıdvan başını salladı. Haklıydı, Asaf öğrenirse kimse onu durduramazdı.

O adam için başının belaya girmesini istemiyordu.

Raşit, Karan'ın babasıyla iletişime geçmiş ve orada olmadığını öğrenmişti. Babası onun yaptıklarını öğrenir öğrenmez onu evlatlıktan reddettiğini söyleyip, onlarla birlikte aramayı teklif etmişti. Benim böyle adi bir oğlum olamaz!
Sözleri hâlâ kulağındaydı, demek ki babasına çekmemişti.

" Handan nasıl peki? Bebeği yaşıyor mu? " diye sordu merakla Rıdvan.

Raşit başını salladı olumsuz anlamda.

" Bilmiyorum, doktor hâlâ kontrol ediyor. Ama umarım bir şeyi yoktur. Ali Nejat'ı daha fazla üzgün görmeye dayanamıyorum..."

Raşit daha fazla dayanamayıp yerinden doğruldu.

" Ben Ali Nejat'ın yanına gidiyorum. Bir şey olursa ararsın. " diyerek oğlunun yanından ayrılıp bir üst kata çıktı.

Ali Nejat koridorun sonundaki odanın kapısının önünde bekliyordu. Omuzları çökmüş, bitkin duruyordu. Bu olanlar onu çok yıpratmıştı.

Ama Raşit bunun sebebinin sadece yaşadığı olaylar ve çocukları için duyduğu endişe olduğunu sanıyordu.

Yanına vardığı adamın başında birkaç saniye dikildikten sonra yanına oturdu. Onu fark ettiği hâlde bakmayan adamın bacağına elini koyup sıktı.

" Kötü düşünmeyi bırak artık. "

" Benim yüzümden oldu..." diye fısıldadı Ali Nejat başını yerden kaldırıp ona üzgün gözlerle bakan adamın gözlerine bakarak.
" Kızımı da oğlumu da doğmamış bebeği de koruyamadım. Gözlerimin önünde düştü ama yetişemedim. Hepsi benim yüzümden. "

Ali Nejat kendini suçlamaya devam ederken, Raşit gözlerini yumdu birkaç saniye. Handan düştüğünden beri kendini sorumlu tutuyordu. Babaydı, canı yanan evlatlarının vebalini üzerine almaktan çekinmiyordu.

Ama Raşit gözleriyle görmüştü. Belki kızının düşmesine engel olamamıştı ama düşerken son anda onu yakalayıp daha fazla hasar almasına engel olmuştu. Buna rağmen kendini suçluyordu. Raşit ne dese de inanmayacaktı.

Yine de vazgeçmedi.

Elini Ali Nejat'ın omzuna koyup sıktı. Ali Nejat sabit tutmaya zorladığı yüzüyle ona bakarken, ağlamamak için direnen gözlere kayıtsız kalamayarak ensesinden tutup kendine çekti. Ali Nejat birkaç saniye duraksasa da sesini çıkarmadan başını omzuna yasladı.

Raşit elini sırtına sardı.

" Hiçbir şey senin suçun değil Ali... Onlara zamanında iyi bir baba olamadığın için kendini suçluyorsun ama yapma. Böyle yaparak kendine de onlara da zarar verirsin. "

Sırtını destek verircesine sıvazlayan adamla, derin bir nefes eşliğinde gözlerini kapattı Ali Nejat. Hayatında ilk kez Raşit'e bu kadar ihtiyacı olduğunu hissediyordu.

Bu kadar berbat bir hâlde hissederken kendini ondan mahrum edecek kadar bencil değildi. O yüzden de düşünmeden sarıldı sıkıca. Kaskatı kesilen bedeni umursamadan kokusuyla rahatlamaya çalıştı. Daha sonra bunu yapmaya bir şeyler müsaade etmeyebilirdi ne de olsa...

Şimdi vakti vardı, kibri yüzünden bundan olamazdı. Olmak istemiyordu.

" Teşekkür ederim Raşit, şimdiye kadar bana katlanmak zorunda kaldığın her şey için teşekkür ederim. " diye fısıldadı.

Bu sözlere fazlasıyla yabancı olan mantığına söz hakkı tanımadı.

Raşit duyduğu sözlerle gülümsedi. Otuz yıldır bu andan başka bir şey istemiyordu ki... Tabii bunu yaşamak için sevdiğinin acı çekmesi canını yakıyordu. Keşke canın yanmadan bu sözleri dile getirecek cesaretin olsaydı diye düşündü.

" Ne olursa olsun ben her koşulda yanındayım, bunu sakın unutma. " dedi.

Birkaç saniye daha sarılırken en sonunda Ali Nejat kendini geri çektiğinde istemeye istemeye bıraktı Raşit. Göğsündeki sıcaklığın yavaş yavaş geçtiğini hissediyordu. Ali Nejat'ın vücudunda oluşturduğu sıcaklık bile hoşuna gidiyordu.

Açılan kapıyla Ali Nejat hızla yerinden doğrulup doktorun yanına gittiğinde, yanına gitti.

" İyiler mi? " diye sordu, bir yanı endişeyle bakarken.

Doktor gözlüğünü düzeltti. Ardından kendisinden bir cevap bekleyen iki adama baktı. " Handan hanımın durumu iyi, ufak tefek ezikler haricinde bir şeyi yok. Ama maalesef bebeği kaybettik. Daha önceden düşük dozlarla düzenli olarak verilen ilaç yüzünden bebek zayıflamıştı. Düşme de buna eklenince bebeği kurtaramadık. Geçmiş olsun. "

Ali Nejat kalbine bir ağrı saplandığını hissederken, yutkundu.

Hayatında ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordu. Sanki biri onu karanlık bir boşlukta yalnız bırakmış ve yardım isteyecek kimsesi yokmuş gibiydi.

" Neden? " diye fısıldadı. " Neden her şey bu kadar kötü olmak zorunda..."

Raşit ne diyeceğini bilemedi. Yapabildiği tek şey Ali Nejat'ın omzunu tutup yanında olduğunu hissettirmekti.

Biraz önce iyi bir haber almak için heyecanla kalktığı koltuğa umutsuzca çöktü. Elleriyle yüzünü kapatıp sessizce durdu.

Raşit üzgün gözlerle bakarken, kızın odasından çıkan hemşireyle oraya döndü. Açılan boşluktan yatakta oturmuş sessizce ağlayan kızla sessiz bir soluk bıraktı. Bir biri aynı acıdan muzdarip üç insan farklı yerlerde acı çekiyordu.

Raşit en çok elinden bir şey gelmemesinden nefret ediyordu. Bütün bunlara sebep olan adamı bulup öldürmek istiyordu.

Sevmeye kıyamadığı adamı üç yerinden kanatan adama olan kini asla sönmeyecekti. 




" Son durum ne? "

Oturduğu koltukta yayılırken telefonu hoparlöre almıştı.

" İstediğin oldu sonunda, artık baba olma derdin yok. " diyen sesle ofladı.

" Ama hâlâ bir kocayım..." önündeki açık televizyona bakıp mırıldandı, bir an önce bu sorununu da halletmesi gerekiyordu.

Daha yapacak çok işi vardı ne de olsa...


----------

Hayatımda yazdığım en orospu çocuğu karakter Karan oldu. Bunun üstüne kötü bir karakter daha gelemez... ( Benim yazdıklarımda)


HUSUMET-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin