BEŞ

7.9K 590 172
                                    

Karan'a ana avrat sövmemek için hiçbir engel yok, bilginize.
------

Asaf, babasının hala eve dönmemesi üzerine gittiği şirketten sonra yorgun argın bir şekilde eve sürerken başı ağrıdan çatlamak üzereydi.

Ne kadar ilaç alsa da bir türlü dinmemişti ağrı. O yüzden de herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek için arabayı yavaş yavaş sürüyordu. Arada bir de alnını ovarak ağrıyı dindirmeye, en azından azaltmaya çalışıyordu.

Kaşları çatık dururken gözleri yolu takip ediyordu. Hava hafif karardığı için farları açarak bir süre sonra evin önünde durdurdu arabayı. İçinden çıkıp eve ilerlerken sessiz duran evle kaşları çatıldı.

Acaba evde kimse yok muydu? Erkek kardeşlerinin zaten evde olmadığını biliyordu. Çünkü babaları onların geceleri dışarı çıkıp serseri gibi aylak aylak dolaşmasından hoşlanmadığı için evin belirli bir giriş saati vardı. Ve her birey babadan önce evde olmalıydı.

O yüzden de babalarının yokluğunu fırsat bildikleri için ikisi de kafa kafaya vermiş kesin sevgilileriyle buluşuyordur diye düşündü Asaf. Başka nerede olabilirdi ki zaten o iki işe yaramaz herif!    Bütün yükü Asaf'a yıkıp hiçbir işe el atmadan sabahtan akşama kadar meydanda keyif çatıyorlardı.

Asaf kardeşlerine bazen gıcık oluyordu. Çünkü çok başına buyruklardı.

Eve ilerleyip anahtarı cebinden çıkararak kilide soktu. Çalışanların saatleri de bittiği için kapıyı açacak kimse olmazdı muhtemelen, o yüzden de Asaf ne olur ne olmaz diyerek sürekli yanında yedek anahtar taşırdı.

Açılan kapıdan içeri girip karanlık evde sadece salonun ışığının yandığını gördü. Öğle yemeğini geç yediği için aç değildi, o yüzden de mutfağa hiç uğramadan direkt merdivenlere yöneldi. Başındaki ağrının geçmesi için uyusa iyi olurdu. Zaten ayakta duracak hali kalmamıştı.

Sessiz evde sadece onun ayakkabılarının sesi gelirken odasının kapısını açıp içeri girdi. Karanlık oda, pencereden vuran ay ışığı nedeniyle aydınlatıyordu içeriyi.

Üzerindeki takımın ceketini sıyırıp çoraplarını da çıkararak üzerini değiştirmeye mecali bile olmadan pantolon-gömlekle direkt kendini yatağa yüz üstü attı. Gözleri anında kapanırken bir süre sessizce uyumaya çalıştı.

Üzerine uykunun ağırlığı binerken kapının açılma sesi geldi sanki kulaklarına. Ama o kadar yorgundu ki değil kalkıp bakmak, gözlerini açacak dermanı bile bulamıyordu kendinde.

Pencereden içeri süzülen hafif rüzgâr eşliğinde parkelerden gıcırtılar gelmeye başladığında, Asaf'ın kaşları çatıldı. Odasına biri girmişti ama evde kimse yoktu sanki.

Odadaki sesler kesilip birkaç saniye sonra şakaklarında bir dokunuş hissettiğinde irkilerek gözlerini araladı.

Anında arkasını dönüp ona dokunan kişiye baktığında, karşısında Karan'ı görmesiyle bedenini yatakta geriye çekti. Karan'ın garip ve pis sırıtışı yüzünü kaplamışken, ona bakarak yatağa oturdu.

" Ne yapıyorsun? Kalk yatağımdan! "  diyen Asaf, birkaç saniye boyunca gözlerine sinirle baktığında ondan bir tepki alamayınca, onunla aynı yatakta bulunmak istemediğinden kalkmak için bir hamle yaptı.

Saniyesinde koluna yapışan adamla kalkma çabası boşa giderken, öfkeli gözleriyle yüzüne baktı.

" Senin bana dokunmak gibi bir lüksün yok! "

" Vebalı mıyım ben, niye kaçıyorsun benden? "

Onu dinlemeden söylenen Karan'a başını salladı. " Vebalı değil, orospu çocuğusun! Ve bana da bulaşmasını istemiyorum! "

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now