24

748 51 102
                                    

Yirmi dördüncü bölüm

Gerçeğe ancak tek yoldan gidilir ama ondan uzaklaştıran binlerce yol vardır. -Jean de La Bruyere

İyi Okumalar.

***

Çok küçükken, yetimhanede bazen bize resim çizdirirlerdi. Kimsesiz çocuklara sorulmayacak en büyük soruyu sorar, aile nedir çizin derlerdi. Bazılarımız ailesini yeni kaybetmişti, bazılarımız hiç tanımamıştı bile. Ben onlar gibi değildim, hiçbir şey hatırlamıyordum.

Haliyle ailemi çizemezdim, düşünür dururdum ne çizeceğim ben diye. Resimlerim genellikle aynı olurdu, hep aynı şeyleri çizerdim. Tepede kocaman sapsarı bir güneş, mavi bulutlar, renksiz çiçekler, büsbüyük bir ev ve çocuklar. Kız yurdunda kalırdım ama o resimde erkek çocukları da olurdu, çocuk aklıyla kızlarla el ele tutuştururdum onları.

Üniversitede bir sosyal deney için boş bir kağıda içimizden ne geliyorsa onu çizmemizi istemişlerdi, ben yine aynı resmi çizmiştim. İçlerinde şaheser denilebilecek kadar güzel çizimler vardı, kimisi karalama yapmıştı ama yine de güzel görünüyordu. Aralarındaki en tuhaf resim benimkiydi, saçma görünüyordu ama benim için en güzeli oydu.

Benim için aile kavramı, o resimdi.

Çocukken oradaki diğer çocuklar gibi ben de ailemin beni gelip alacağı günü beklerdim, umut ederdim. Başkaları geldi, ailen olacak onlar dediler bana. Hayır, benim için hala ailenin anlamı o resimdi. Yıllar geçti, o evde çocukluğum gençliğime dönüştü.

Bana şu an sorulsa, aile nedir dense ben yine o resmi söylerim. Çiz deseler yine o resmi çizerim ama bu sefer hayatımdaki güzel kalpli iki erkeği de çizerim, hem de tam yanıma. Çünkü içimde edindikleri yer, o resimden ibaret.

Aile üyeleri anne, baba ve varsa kardeşten oluşurmuş. Benim babam gökyüzündeydi, annem de arkamda gözyaşları içindeydi.

Bahtiyar Kandemir'in adamlarının neden geldiğini bilmiyordum ama bir tahminim vardı, eğer annem gerçekleri öğrendiği için hastanelik olduysa işini bitirmek isteyecektir.

"Hayır, Özgür. Gidemeyiz, annem için geldiler." dediğimde adımları duraksadı. Anneme baktım, onaylarcasına kafasını salladı. "Durmak için zamanımız yok, bizi görmemeliler." diyerek beni çekiştirmeye başladı. O odadan beni öyle hızlı çıkardı ki, anneme bir daha bakamadım.

Merdivenlere büyük adımlarla gittiğimizde aşağıdan gelenler olduğunu gördük, hemen arkasını döndü ve koridorun sonuna doğru koşmaya başladı. Peşinden resmen sürüklendiğim sırada bir duvarın ardına saklandık, elinden kurtulmaya çalıştım ama beni duvara yasladı. Tek eliyle ellerimi sabitlerken, diğer eli de ağzımı buldu.

"Sesini çıkarma," diye fısıldadığında başımı salladığım için elini indirdi. Adım sesleri duyduk, kafamızı göstermeden koridora baktığımızda dört kişinin annemin bulunduğu odaya girdiğini gördük.

"Öldürecekler annemi," diye mırıldandım. Göz göze geldik, bana canı acıyormuş gibi baktı. Sonra da bakışlarını etrafta gezdirdi, bir yere takılı kaldığında baktığı yere baktım.

"Bekle burada," dedi ve birkaç adım ilerledi. Etrafına tekrar bakındı, annemin boğuk sesini duyduğum sırada Özgür yangın alarmını kırmıştı. Şaşkınlıkla ona bakarken alarm sesleri tüm hastane koridorlarında yankılanıyordu fakat tuhaftır ki, insanlar koşturmuyordu.

"Ya ameliyatta olanlar varsa?" diye çıkıştım yanıma geldiğinde. Duvarın dibine iyice saklanmak için bana yaklaştı, görünmediğimizden emindik.

Özgürlüğe Aşık GökyüzüUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum