2: Bilinmeyene Uyanmak

372 28 21
                                    

Satır içi yorumlarınızı heyecan ile bekliyorum ^^

Pamuk eller oylara!

♪ Yüzyüzeken konuşuruz - Bodrum ♪

Gözlerim hafifçe aralanırken burnuma dolan hastane kokusu ile rahatsızca yerimde kıpırdandım.

Gözlerim hemen sol tarafımdaki çocuğa kaydığında bulunduğu pozisyona bakmak bile beni rahatsız etmeye yetti: yanıma çektiği tekli koltuğa oturmuş, başını yatağa koyup uyuya kalmıştı, çaprazlayıp birbirine dolayarak başının altına yastık yaptığı kollarına gömüldüğü için yüzünü göremedim. Ancak dalgalı, kumral saçlarına bakınca parmaklarımı daldırıp karıştırma isteğime zor hakim oldum. Hızla gözlerimi üzerinden çektim.

Gözlerim karşımda duran duvardaki saatine kaydı. Bir süre 07.46'yı gösteren sıradan saati inceledim.

Yataktan kalkmak için dikleştiğim sırada karnıma giren acı ile hafifçe inledim.

Acılı bir süreç olsada sonunda ayağa kalktım, serumun takılı olduğu demir çubuktan destek alarak çocuğun yanına çevirdim adımlarımı. Kollarından tutup onu geriye yaslayarak sırtına yastık koydum.
Üzerine yatakta duran çarşafımı örttüm. Çocuğun yüzüne baktığımda gördüğümü idrak etmek için birkaç defa gözlerimi hızla kapatıp açtım.

Evet hayal görmüyorum, bu çocuk Isaac, ben nerdeyim böyle? Karnıma giren keskin ağlarıyla çığlık atarak dizlerimin üzerine çöktüm. Isaac sıçrayarak uyandı.

"İyi misin?"

Derin bir nefes aldım ve sorduğu soruya dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım.

"İyiyim ya spor olusun diye yerde acıdan kıvranayım dedim."

Gülerek beni kucağına aldı, yatağa bırakıp, az önce onun üzerine örttüğüm çarşafı belime kadar çekip yanıma oturdu.

"Tanışmadık ben Isaac."

"Ben de Nil."

Isaac ismimi söylemeye çalışıyordu ama pekte başarılı olamamıştı. O an aklıma geçmişin zihnimde bıraktığı artık eskimeye mahkum olan bir hatıranın tozları savruldu.

"İsmimi değiştirirdim ve Dylan'a yavşardım."

"Unut gitsin, ismim Diana."

"Tamam, Diana."

Kapının açıldı. Başımı yavaşça o tarafa çevirdim, gelen hemşire kahvaltıyı ayak ucumda duran masaya bırakıp çıktı. Isaac masayı önüme çekip koltuğa yerleşti. Ekmeği paketinden çıkarıp reçeli üzerine yaydım ve bir ısırık aldım. Hastane kahvaltısı, berbat. Yüzümü buruşturup azımdaki lokmayı zorlukla yuttum.

"Sorun ne?"

İsaac yanıma gelerek yemeği incelemeye başladığında ona döndüm.

"Sorun bu."

Elimdeki reçelli ekmeği ağzına tıkıştırdım. Yüzünü buruşturup lokmayı zorlukla yuttu, hali kahkaha atmama neden olmuştu, o da bana katılınca gözlerim gülüşüne kaydı, vay be daha dün bu gülüşü görmek imkansızken şimdi karşımda duruyor.

"Gülüşün çok güzel."

Bunu beklemiyor olacak ki afalladı, ben bir şeyi asla saklamam pat diye söylerim. Açık sözlü bir insanım ne yapayım?

Bir Dilek Tut | Stiles StilinskiWhere stories live. Discover now