"Temiz değilmiş."

Kenara bıraktığı örtüyü alıp yere serince Burak'ı üstüne yatırdım. Ben onun eliyle oynarken Emin de altını değiştiriyordu.

"Neden bakıcı oldun?"
"Çocukları seviyorum çünkü. Onlarla ilgilenmek hoşuma gidiyor."
"Kaç çocuğa baktın şimdiye kadar?"
"Burak dört oldu."

Bezini kapatıp eşofmanını yukarı çekti ve kirli olanı eline alıp ayağa kalktı.

"Şunu atıp geleyim."

O gidince Burak'a dönüp yanda duran peluş oyuncağı ona gösterdim.

"Bak oğlum. Aynı sen."

Fareyi havada sallayarak ona gösterince sevinçle uzanmaya çalıştı. Gülerek oyuncağı ona yaklaştırdım.

"Sen çok hareketli bir çocuk olacaksın Burak. Seni hemen spora başlatmam lazım. Hele bir emeklemeye başla."
"Yok artık."

Emin arkadan konuşunca ona döndüm hemen. Ne oldu anlamında kafamı salladım.

"Öyle geç olur ya sen şimdiden haltere yazdır çocuğu."
"Erken daha."
"Ne kadar iyisin ya."

Gülmeye başlayınca dalga geçtiğini anlayıp kaşlarımı çattım.

"Niye dalga geçiyorsun? Spor yapacak benim oğlum."
"Yapmasın demedim zaten Aslan. Ama daha emeklemeyi bilmeyen çocuğa da spora başlatacağım seni demezsin değil mi?"
"Yapar benim oğlum."

Benim söylediğimi umursamadan yerde yatan Burak'ı kucağına aldı ve iki kez öptü.

"Oyy sana kıyamam ben miniğim. Bu baban seni çok yoracak."

Ona göz devirip hafif doğruldum ve etrafı topladım hızlıca. Her şeyi sepete doldurup kenara koydum.

"Örtüyü kaldırayım mı?"
"Yok Burak biraz daha yerde oynar."
"Tamam."

Örtüyü bırakıp tekrar oturdum. Burak kendi çapında Emin ile oyun oynarken onları izlemek yerine telefonuma bakmaya başladım. 

"Yarın hafta sonu. İstersen evde kalmayabilirsin. Ben yarın çalışmıyorum."

Kafamı kaldırıp cevabını bekledim. Burak'ı kucağında hafif hafif hoplatırken durup bana döndü.

"Yok yarın çıkmayacağım. Zaten benim pek arkadaşım yok. O yüzden işimden başka ilgileneceğim bir şey de yok. Yaniii bu minikten başka bir işim yok!"

Tekrar Burak'a dönüp boynundan koklayarak öpünce bir şey söylemedim. Telefonu kapatıp arkamdaki koltuğa sırtımı yasladım ve tekrar konuşmaya başladım.

"Hadi yere bırak. Biraz emeklemeye çalışsın."

Son bir kez daha öpüp Burak'ı yüzüstü yere bıraktı. Sonra da karnından tutup dizleri ve elleri üstünde duracak şekilde kaldırdı.

"Yav senin o küçük poponu yerim yer!"

Dayanamayıp iki üç kez vurunca güldüm. Burak tam yere düşecekken ona uzandım hızla. Ama benden önce davranıp yakaladı ve eski haline çevirdi.

"Sen az uzaklaş da çağır."

Eski yerime dönüp yine koltuğa yaslandım. Burak'ın bana bakmasını sağlayıp ona elimi uzatınca heyecanla yerinde kıpırdandı.

"Gel oğlum, gel miniğim."

Çığlık attığında gülerek ona biraz yaklaştım. Büyük bir heyecanla bir iki adım atınca heyecanla kollarından tutup kucağıma aldım.

"Lan seni yerim ha!"

Emin kahkaha atınca onu umursamadan Burak'ı tutup sıkıca sarıldım.

"Lan dedi resmen ya."
"Aferin sana! Aferin benim oğluma!"
"Tamam yeter bırak! Boğdun çocuğu ya. Bırak az daha denesin."

Son bir kez daha öpüp yere bıraktım. Emin yine Burak'ı kaldırdı ve durmasında yardım etti. Birkaç adım atsa da karnının altından düşmesin diye destek vermeye devam ediyordu.

"Hadi oğlum, bir kez daha. Bunlar ilk adımlar bak daha spora başlayacağız."
"Ay bir dakika."

Emin tek eliyle telefonunu çıkarıp video başlattı ve kenara sabitledi.

"Anı olsun."
"Gel güzelliğim, hadi gel."

Burak yine aynı heyecanla adım atmaya çalıştı ama bu sefer başaramadı ve düştü. Yere değil tabii ki Emin'in eline. Düşer düşmez de Emin kaldırıp eski haline getirdi.

"Bir daha bir daha. Hadi Burak, bir kez yaptın oğlum, yine dene."

Yanıma gelsin diye türlü numaralar yaparken en sonunda yine adım atınca gülümsedim.

"Ya işte kimin oğlu be! Yarına yürür benim oğlum yürür!"

Burak'ı tutup kucağıma çektim ve kucağımda bacakları üstünde durmasını sağlamaya çalıştım.

"Abartma abartmaaa."

Emin Burak'ı kucağımdan alıp örtünün üzerine oturttu. Daha sonra da telefonu alıp videoyu durdurdu.

"Bana da at."
"Tamam."

Telefonu cebine koymadan önce son bir kez ekrana baktı ve bana döndü.

"Uyku saati gelmiş oğlunun."

Sürekli oğlum diyerek sevdiğim için o da oğlun diye hitap ediyordu. Bu çok hoşuma giden bir şeydi.

"Zaten şimdi uyutmaya kalksak yarım saat uğraştırır en az."

Burak'ı kucağında yan yatırıp ayağa kalktı. O giderken ben de bana attığı videoyu baştan sarıp sarıp izledim.

Bakıcım BxBWhere stories live. Discover now