"Heh geldim. Sen işe gidebilirsin artık ben ilgilenirim."

İstemeye istemeye de olsa Burak'ı ona verdim. Kapıya giderken arkamdan geliyordu. Ayakkabılarımı ve ceketimi alıp kapıyı açtım. Son kez Burak'a dönüp elimi salladım gülümseyerek.

"Görüşürüz oğlum."

Eğilip boynundan öpünce minik eliyle omzuma tutundu. Geri çekildiğim anda ellerini bana uzatınca içim bir tuhaf oldu.

"Ihh!"

Emin düşmemesi için bir eliyle karnından tutup destek verince elini tuttum.

"Ama sen böyle yaparsan gidemem ki."

Elimi çekmeye çalışınca bana izin vermeden sıkıca tutundu. Ve tam bu sırada da ağlamaya başladı.

"Oğlum benim."

Hızlıca kucağıma alınca Emin şaşkınca bana baktı.

"Ama... Sen böyle gidemezsin. Çocuk bu ağlayıp ağlayıp unutacak. Böyle yaparsan ayrılamaz senden."
"Ne yapayım? Arkamdan ağlarken nasıl gidebilirim?"

Ben sinirle konuşunca o da kaşlarını çattı.

"Sen ne bağırıyorsun bana?"
"Oğlumla arama girme benim."
"Ama yemedik oğlunu."

Sıkıca sarılıp yumuşacık saçlarından öptüm üst üste.

"Sen de geliyorsun benimle. Bugün salonda durun."
"Hayır."
"Ne demek hayır?"
"Böyle yaparsan alışamaz diyorum. Çocuğu kendine bağlıyorsun. Hem bana da alışamaz böyle yapınca. Ver."
"Sadece bugün diyorum. Bir günden ne olacak?"
"Hadi bugün götürdün yarın nasıl bırakacaksın? Saçmalama lütfen."

Burak'ı kucağından çekip alınca karşı koyamadım. Daha sonra elini tutup kaldırdı ve salladı.

"Hadi görüşürüz babası! Öğlen seni görmeye gelecek oğluşun."

Başka bir şey yapamadan dolu gözleriyle arkamdan bakmasına rağmen evden çıktım. Bu kadar zor olacağını düşünmemiştim.

Emin ilk geldiği anda bile ağlamadan onun kucağında durduğu için aklının ermediğini ve benim gitmemi sorun etmeyeceğini sanmıştım ama şimdi sanki hissetmiş gibi arkamdan ağlıyordu minnoşum.

"Hadi Aslan hadi!"

Elini sallayıp kapıyı üstüme kapatınca hızla arkamı döndüm.

"Yanlış karar. Bu adam ne diye bu kadar dominant acaba? Sanki onun oğlu anasını satayım."

Sinirle evden çıkıp arabaya bindim. Salonu zaten Semih açtığı için erken gitme derdim yoktu. O yüzden rahat rahat gidebilirim.

Salona girip etrafa göz atarak bara ilerledim. Semih beni görünce elindekileri bırakıp yanıma geldi.

"Günaydın abi hoş geldin."
"Günaydın. Hoş buldum. Ne yaptın?"
"Bir şey yapmadım abi normal her şey."
"İyi iyi. Ben spora başlıyorum bir şey yoksa."
"Yok abi."

Ona kafamı sallayıp ayağa kalktım ve her sabah yaptığım spora başladım. Spor salonunu başta büyütmek için açmamıştım. Benim hayalimdeki meslek asker olmaktı. Ama Burak'ın annesi beni kararımdan vazgeçirmişti. O öyle istiyor diye ben de hayalimden vazgeçtim.  Düşündüğüm başka bir meslek yoktu ve o zamanlar da spor yapıyordum sürekli.
Başka bir işte çalışmak istemediğim için de kendimi spora verdim.

Salonu açtıktan sonra çoğu salonun aksine daha kurallı ve nezih bir yer olduğu için gelenler memnun ayrılıyordu ve gittikçe artıyordu sayıları. Bu yüzden de şu an üç tane şubem vardı. Ben sadece evime en yakın olana gidip geliyorum. Diğer ikisine en fazla haftada bir uğrarım. Onların başında da güvendiğim insanlar var. Bir sıkıntı olursa anında haberdar ederler. Spor salonları biraz gergin mekanlardan olduğu için kavga çıkma ihtimali de yüksek yerlerdendi. O yüzden sıkıntı çıkması da çok kolay oluyordu.

"Kolay gelsin abi, kaç setin kaldı?"
"Son setteyim kardeşim. Bitti sayılır."

Son turu da bitirip presin altından kalktım ve havlumu aldım. Az önce konuşan genç gelip prese geçince ağır ağır bara ilerledim. Sanırım salonda ilk günleriydi çünkü yüzü tanıdık görünmedi gözüme.

"Semih."
"Efendim abi?"
"Ben duşa giriyorum. Haberin olsun."
"Tamam abi buralar bende."

Emin ve Burak 🥺

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Emin ve Burak 🥺





Bakıcım BxBOnde histórias criam vida. Descubra agora