12.Bölüm

7.1K 290 1
                                    

(Multimedya Zeynep ile Emir, Zeynep'in elbisesi ve Emirlerin ev - kötü olmuş olabilir mazur görün :) )

Keyifli Okumalar! :)

Zeynep'ten

Bir kaç gündür ağabeyimle kalıyordum ve mecburen eve geri dönmek zorundaydım. Sonuçta Arda'nın da kendine ait bir düzeni vardı ve ben bunu bozamazdım.

Sonunda evime geldiğimde ''Ben geldim'' diye bağırdım ruhsuz sesimle. Herkesle konuşacak fakat babamla konuşmayacaktım. O gün ki olanların hiç birini unutmamıştım ve unutmaya da niyetim yoktu. Ben haksız bile olsam bu el kaldırmasını gerektirmezdi. Bir çok şey konuşularak da halledilebiliyordu.

İçeri girip kimseye selam vermeden tam odama çıkıyordum ki arkadan gelen ses ile olduğum yerde durdum. ''Bir selam sabah da mı kalmadı bu evde'' diyen babamı duymamış gibi yaparak anneme baktım.

''Selam anne'' Babamın bir ya sabır çektiğini duymuştum fakat umursamadım.

Odama çıktığımda saatin daha beş olduğunu saat sekiz buçukta Emirlerin aile yemeği olduğunu hatırladım. Hızlıca soyunup küveti doldurdum ve içine girdim. Biraz rahatlamak işe yarayabilirdi.

İki saat sonra

''Niye bu kadar üşüyorum ki'' diye düşünüyorken suda olduğum aklıma gelince hızla durulanıp küvetten çıktım ve bornozumu giyip odama geçtim saate bir bakayım deyip elime aldım ve... ''almaz olaydım.'' diye kızdım kendi kendime. Bir buçuk saatim vardı ve ne ara hazırlanacağımı merak ediyordum.

Hemen dolaptan hızlıca göz gezdirdim. Krem rengi, önünde fermuar bulunan sade bir elbise seçip altına da krem rengi bir topuklu ayakkabı uydurup aynamın önüne geçtim. Önce saçlarımı kurutup dağınık topuz yaptım. Sonrada gözlerimi belirginleştirip dudaklarıma pembe parlatıcı sürdüm ve gümüş küpelerimi taktım. Biraz da parfüm sıktıktan sonra hazırdım elime ceketimi alıp hızlıca evden çıktım. O arada telefonumdaki saate baktığımda sadece 20 dakikada hazırlandığımı görünce gözlerim yaşardı. Ben ki bir saatten önce evden çıkmazdım ama işte sırf defterim için o kurbağa suratlı'ya katlanıyordum. 'Eh be Emir ben o defteri alıyım sana yapacaklarımı bilirim' derken kapıyı açtım. Tam çıkıyordum ki babamın sert sesini duydum. ''Dur orada'' 

Olduğum yerde durdum. Gözlerimi sıkıca yumup sinirimi bastırmaya çalıştım ve tekrar bir adım attığımda tekrar -daha şiddetli- ''Dur orada'' dedi. Bu kez sinirli gözlerimi babam demek istemediğim o adama çevirdim.

''Nereye gidiyorsun?'' diye merak edercesine sordu.

''Umurunda mı?'' dedim ben de merak edercesine.

Rahatsızca yalandan öksürüp ''Umurumda tabi sen benim kızım değil misin?'' dediğinde gözlerimi kırpmadan ''sence?'' dediğimde afalladı fakat bozuntuya vermedi. Böyle bir cevap beklemediği ortadaydı. 

Bir süre sonra ''gecikme'' dediğinde duymamış gibi yapıp kapıyı sertçe vurdum ve kendimi dışarı attım.

İçimden bir ses bugünün kötü olacağını söylüyordu. Bu iç sesimi susturup arabama doğru yürüdüm. Sonra aklıma gelen düşünceyle olduğum yerde durdum. Ben bu evi ölsen bulamazdım. Hemen taksi durağını arayıp bir taksi çağırdım ve adresi verdim.

Verilen adrese geldiğimde ağzım bir karış açık kalmıştı. Zira buraya ev demeye bin şahit isterdi bildiğin saray yavrusuydu. Büyük bir bahçe, havuz, ağaçlar... Evi incelemeyi bırakıp Emir'in de evde olmasını dileyerek kapıyı çaldım. Kısa sürede evin hizmetlisi olduğunu düşündüğüm kız güler yüzle kimi aradığımı sorarken ''Emir...'' diye tamamlayamadığım cümleyi es geçip ''Buyrun lütfen'' dediğinde bende gülümseyip içeri geçtim. Beni bir yere yönlendirip geri gittiğinde bir süre bulunduğum yeri izledim. Şık avizeler, altın rengi süsler, son moda mobilyalar ve muhteşem olduğunu düşündüğüm bir teras...

ELMA ÇEKİRDEĞİ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now