33. Bölüm

387 48 0
                                    

Keyifli okumalar!

***

Genç kadın sarayın koridorlarında dolanırken ilk kez bu kadar sessiz olduğunu düşünüyordu. Yirmi beş yıldır bu saraydaydı ve ilk kez bu kadar korkuyordu. Saraya geldiğinde daha on beş yaşındaydı. Ailesinden koparılmasının üzerinden onca yıl geçmesine rağmen hala sarayın entrikasına aklı basmıyordu. Peşinde dolanan hizmetlilere ne kadar alıştım dese de bazen öyle anlar oluyordu ki ortadan kaybolmak istiyordu.

Tamda şimdi olduğu gibi!

Nadia sarayda dönen dedikoduların elbette farkındaydı. Kraliçe Barbara'nın tahtının elinden alınması ile boş kalan koltuğu kimin dolduracağı merak konusuydu. Kimse Nadia'nın o koltuğa oturmasına ihtimal dahi vermiyordu. Kulaklarını kapatıp fısıltıları duymak istemiyordu. Üzerinde ki acınası bakışlardan kurtulmak için yok olmak istiyordu. Derin bir nefes alarak olduğu yerde durdu. Onun durması ile hizmetlilerde duraksamıştı. 


"Hanımım, bir şey mi oldu?"

"Bahçeye çıkmaktan vazgeçtim, kraliçe Katren'in odasına gidelim."

"Peki hanımım," hizmetliler iki yana dizilerek Nadia'ya geçmesi için yol vermişlerdi. Nadia ağır adımlarla ilerlerken oldukça sıkıntılıydı. Edward gideli on gün olmuştu. Savaşın bittiği haberi elbette gelmişti. Ama Almira'nın acil çağrılması Nadia'yı oldukça endişelendirmişti. Oğlundan Elizabeth'in bitkin düştüğünü öğrense de prensesi görmeden iyi olduğuna emin olamazdı. Kraliçenin odasının kapısına geldiğinde içeriye geldiği anons edilirken yavaş bir şekilde kapıdan içeriye girmişti. Her zamanki gibi oğlu Drew'i karısının yanında görünce hafif gülümsedi.

"Annecim," Drew oturduğu yerden kalkarak annesine selam verirken Nadia ona kaşlarını çatmıştı.

"Drew, sana kaç kez söyledim beni selamlamamalısın."

"Biliyorum ama sen benim annemsin. Kimin ne dediği umurumda değil." Katren yerinden kalkmak için doğrulsa da Nadia ona engel olmuştu.

"Kalkmayın kraliçem, sizin yorulmamanız gerekiyor."

"Hoş geldin anne, nasılsın." Nadia kızın yanına giderek ellerini tutmuştu.

"Beni boş ver, asıl sen nasıl oldun. Kulübeden geldiğinden beri seninle ilgilenemedik. Şimdi daha iyi misin?"

"Daha iyiyim anne, bebeklerim çok eğlenceli beni yorsalar da anneleri için ellerinden geleni yapıyorlar." Nadia Katren'in ne demek istediğini gözlerinden okuyabiliyordu. Bebekler annelerine sorun çıkarmamak için neredeyse karnında kıpırdamıyordu bile. Gelininin elini sıkarak ona gülümseyen kadın oğluna dönmüştü.

"Kral Edward ve diğerlerinden haber var mı?"

"Babam iki güne dönecek. Yanında amcam Louis de olacakmış!" Nadia başını sallayarak ikiliye bakmıştı.

"Peki Elizabeth?"

"Elizabeth iyi anne, endişelenme artık. Dün kendine geldiğini haber ettiler. Biraz daha dinlendikten sonra o da geri dönecek."

"Elizabeth'i gözümle görmeden hiçbir şeye inanmam. Annesi ile karşılaşmıştır. Ne durumda olduğunu merak ediyorum."

"Kraliçe Barbara artık kimseye zarar veremez anne, babam ona da Felisa'ya da cezasını verdi. Üstelik Alexis'in artık hiçbir gücü yok."

"Nasıl?" Katren merakla kocasına bakmıştı.

"Babam onun güçlerini mühürledi. Babamdan başka kimse mührü bozamaz."

ASİL KANWhere stories live. Discover now