Giriş

1.2K 111 14
                                    

Merhaba arkadaşlar, uzun zaman sonra iki yeni hikaye ile geri döndüm. İnşallah bu iki hikayemde de beni yalnız bırakmazsınız. Asil Kan hikayem fantastik bir hikaye olacaktır. Ayrıca Tatlı Hata hikayesi de gerek komedi, gerek romantik, gerekse aile dram olarak yazılacaktır. Uzun zaman oldu yazmayalı. Umarım hikayelerimi okuyarak bana hatalarım konusunda uyarıca bulunabilirsiniz. son olarak hikayelerin giriş bölümleri burada yayınlanacaktır. Ancak bölümler haftada bir kişisel bloğumda yayınlanacaktır. Bloğumun linki profilimde mevcuttur. gmaili olan herkes bloğumda yorum yapabilecek. Umarım beni yanlız bırakmazsınız. 

***

Gök kubbe delinmiş gibi bardaktan boşalırcasına yağarken bir yerlerde fırtınanın savurduğu panjurların ardında çığlık çığlığa kalan bir kadın olduğunu kimse bilmiyordu. Herkes evlerinde oturmuş, dışarıdaki fırtınaya rağmen kahkaha sesleri duvarlarda yankılanırken dışarıdan gelen büyük gürültü herkesin korkmasına neden olmuştu. Kimsenin anlayamadığı bir ışık huzmesi Travuz ülkesini aydınlatmıştı. Gece karanlığı kısa süreliğine gündüze dönerken saraydan yükselen siren sesleri korkularını daha da arttırırken sirenin uyarı sireninden çok, kutlama sireni olduğunu anladıklarında fırtınaya rağmen halk yola dökülmüştü. Yıllar sonra krallık soyuna yeni bir varis katılmıştı. Bebeğin böyle bir gecede doğması herkesi tedirgin etmeye yetmişti. Asil kandan olan bir bebek böyle bir gecede doğduğunda kimse neye yoracağını bilemiyordu. Kralın soyundan gelenlerin hepsinin kendine ait özel güçleri olduğunu halk dahil tüm krallıklar biliyordu. Bebeğin ne tür bir güce sahip olduğu ise merak konusuydu.

Kalabalık saraya doğru ilerlerken daha da yoğunlaşıyordu. Siren sesini duyan halk merakla kralın hitap balkonuna çıkıp açıklamasını dinlemek için heyecanla yürüyordu.

"Sizce bebeğin cinsiyeti nedir?" kalabalıktan sıyrılan baş danışman endişeliydi. Tedbiri kıyafetle kralın emri doğrultusunda sınırda olan hareketliliği öğrenmesi için saray dışına göreve gönderilmişti. Yardımcısının sorusuna karşılık susan adam böyle bir zamanda sarayda olmadığı için endişeliydi. Şuanda saraydaki kargaşayı tahmin edebiliyordu.

"Hızlanmamız gerekiyor, hitap olmadan saraya ulaşmalıyız."

"Sizce gücü var mıdır?" Baş danışman duraksayarak yanında ki adama baktı. İçinde garip bir his vardı. Kötü bir şey olacak gibi hissediyordu.

"Çok konuşma acele et, biran önce sarayda olmalıyız."

"İnsanlar çok kalabalık." İki adam atlarını daha da hızlandırırken kalabalık ezilme korkusuyla onlara yol açmaya çalışıyordu. Sarayın yüksek kapıları ağır bir şekilde açıldığında hızla içeriye giren iki adam önce üzerlerini değiştirerek resmi kıyafetlerini giyerek Kralın huzuruna çıkmaya hazırlanmıştı. Seri adımlarla taş koridorlarda ilerlerken peşinden gelen adamın heyecanı ona da sirayet etmişti. Kapıda bekleyen askerler çift kanatlı kapıyı açarak danışmanın içeriye girmesine yardımcı olmuştu.

"Kralım?" Kral tahtına oturmuş bir eli alnında öylece düşünüyordu. Baş danışmanını fark eden adam başını kaldırarak ona baktı.

"Geldin mi?"

"Kraliçe nasıl?" Adamın cüretkâr sorusu karşısında hafif gülümseyen Kral Edward danışmanı olmasının yanı sıra dostu olan adama üzgün bir şekilde bakmıştı.

"Kraliçe için zor bir doğum oldu, ebeler uğraşıyor." Aldığı cevapla bebeğe bir şey olabileceğini düşünen adam endişeyle sordu.

"Peki, bebek?" kralın yüzü bu kez endişeli bir hal almıştı. Tahtından kalkarak danışmanına doğru ilerlerken adam daha da geriliyordu. Varise bir şey mi olmuştu acaba? Yanından geçip giden Kral Edward'ın "Benimle gel," dediğini duyunca peşine takılmıştı. Kapı açılırken iki adam da ağır adımlarla kraliçenin kaldığı sarayın sol kanadına doğru ilerlediler. Her adımda içi daralan adam sormamak için kendisini zor tutmuştu. Kraliçenin bölümüne geldiklerinde oradan oraya koşuşturan kadınlar krala ve baş danışmana selam verirken kapalı kapılar ardından gelen bebek sesi iki adamın da duraksamasına neden olmuştu.

ASİL KANWhere stories live. Discover now