6. Bölüm

704 69 2
                                    

Bölümü umarım seversiniz. Keyifli okumalar!

***

Üç yıl Sonra

Küçük kız sarayın koridorlarında peşinde hizmetliler koştururken ardından seslenenlere kulak asmıyordu. Bazı koridorların aydınlatması loş olsa da Elizabeth için bu durum hiç önemli değildi. Yeni keşfettiği yeteneği sayesinde elinde ateş topu oluşturarak karanlığın üstesinden gelmeyi öğrenmişti. Henüz üç yaşında olmasına rağmen zekası göz doldururken kral babası onun zekasını başkalarının anlamaması için çok uğraşıyordu.

"Prenses lütfen bizi bekleyin."

"Yakalayamazsınız ki?" Elizabeth hoplaya zıplaya Nadia annesinin odasına doğru ilerlerken karşıdan gelen dedesini görünce duraksadı. Dedesi olacak adamdan hiç hoşlanmıyordu. Ne zaman kendisini görse ekşi bir şey yemiş gibi yüzünü buruşturan adama o da aynı şekilde karşılık verirken hizmetliler prensesin duraksaması ile ona yetişerek arkasında elleri önünde beklemeye başladı.

"Prensesim, sarayın içinde bu şekilde koşmanız hiç yakışık almaz." Elizabeth omzunu silkerken yaşlı adamın kendisine doğru ağır adımlarla yaklaşmasını beklemişti. Garip bir şekilde adamdan hem korkuyor hem de korkmuyordu. Adam Elizabeth'in yanına gelerek ellerini arkasına bağlayıp hafif gülümsedi. Samimiyetten uzak gülümseyerek karşılık prense onu taklit ederek ellerini arkasına bağlayıp başını olabildiğince yukarıya kaldırmıştı.

"Prenses?"

"Kraliçenin babası?" Elizabeth'in hitabı ile kaşlarını çatan adam homurtuyla bir şeyler söylese de kimse anlamamıştı.

"Ben sizi dedenizim. Bana kraliçenin babası diye seslenmemelisiniz."

"Ama kral babam bana istediğim gibi seslenebileceğimi söyledi."

"Kralın sizi şımartmaktan vazgeçmesi gerek artık." Adam kendi kendine söylense de oradaki herkes adamın dediğini duymuştu. Bir süre dik dik toruna bakan adam prensese biraz daha yaklaşarak "Annenizi ziyaret etmelisiniz. Uzun zaman oldu kraliçemizin yanına gitmediniz." Elizabeth kendisini her gördüğünde öfkelenen kraliçeyi hatırlayınca omzunu silkeleyerek "Annem beni görmek isteseydi gelirdi, demek ki görmek istemiyor." Diyerek omzunu silkti. Prensesin yaşından büyük laflar etmesi uzun zamandır adamın dikkatini çekiyordu. Ne zaman ona yaklaşmaya çalışsa kral Edward tarafından engellenirken fırsatını bulmuşken prensesi biraz konuşturmaya karar verdi. Kafasında ki düşünceleri okuyan küçük kızdan habersiz sorgusuna başlarken köşe başından çıkan prens Drew ile kaşları iyice çatılmıştı. Sekiz yaşında ki prens her zaman prensesin etrafında dolanıyordu.

"Abicim," Elizabeth prense doğru koşarak sarılmıştı.

"Prensesim, bu hiç hoş bir davranış değil." Hizmetli kadın Elizabeth'i uyarsa da küçük kızın umurunda değildi. Prens kardeşine karşılık verirken gülümseyerek kızın koşmaktan dağılan saçını düzeltmeye başladı.

"Yine koşturuyordun değil mi prenses. Bundan vazgeçmelisin, düşüp yaralanabilirsin."

"Ben düşmem ki bak!" diyerek Elizabeth öne doğru düşerken birden havada asılı kalması he hizmetlileri hem de yaşlı adamı şoka uğratmıştı. Elizabeth beyninde yankılanan seslerle yaptığı hatayı anlayarak hemen düzelirken mahcup bir şekilde prense bakmıştı.

"Elizabeth!" Prensin kızgın sesiyle üzgün bir şekilde başını eğerken, dedesi olacak adamın prens hakkında kötü düşündüğünü anlayınca kaşlarını çatmıştı. Bakışları adamın ardında duran duvardaki meşaleye takılınca gözleri parlamıştı. Göz kapaklarını kapatmasıyla meşale adamın uzun kuyruklu ceketine düşmüştü. Adam hissettiği sıcaklıkla yanan ceketini görünce bağırarak koşmaya başladı. Onun korkuyla kaçışması ve ardından koşan görevlileri izleyen iki kardeş bir süre şaşkın baktıktan sonra kahkaha ile gülmeye başladı.

ASİL KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin