9. Bölüm

697 77 2
                                    

Keyifli okumalar arkadaşlar. 

***

Genç kız etrafını saran kadınlardan kurtulmak için elinden geleni yapsa da bunda başarılı olamamıştı. Bunun tek nedeni karşısında kendisine gülümseyerek bakan Nadia annesinden başkası değildi. Yıllar geçmiş kraliçeden görmediği annelik sevgisini Nadia annesinden görmüştü. Üstelik kendi prens ve prenseslerinden daha çok kendisiyle ilgilenmişti. Nedenini sorduğunda ise 'Sen onlardan daha çok bana yakın davranıyorsun' diyordu. Kadın haklıydı. Prensesleri ikinci cariyenin etkisinde kalmıştı. Nadia ne yaparsa yapsın onları geri kazanamazdı. Neyse ki Elizabeth her zaman yanında olmuştu.

"Elizabeth, prensesim harika görünüyorsun." Elizabeth kadınların Nadia'yı onaylaması ile boy aynasının karşısına geçerek kendisine bakmaya başladı. Ona göre fark eden bir şey yoktu. Ne kadar güzel bir elbise giyse de ne kadar saçı yapılsa da Elizabeth aynı Elizabeth'ti.

"Neden bu kadar hazırlık yapılıyor?" Prensesin sorusu ile Nadia'nın yüzü asılmıştı. Bu gün prens Drew'in geçici krallık töreni yapılacaktı. Edward sağlıklı ve hala dinç olmasına rağmen kendisinden sonra tahta geçecek kişiye karar verebilmek için iki çocuğunu sırayla tahta çıkarıp onların yeteneklerini test edecekti. Drew'ı zaten eğitimlerden dolayı çok göremiyordu, şimdiyse tahta çıkınca hiç göremeyecekti.

"Biliyorsun, bu gün prens Drew tahta çıkacak!" Elizabeth üzgün bir şekilde başını salladığında Nadia genç kızın neden üzüldüğünü anlamıştı.

"Onu artık eskisi kadar göremeyecek miyim?" Elizabeth'in sorusu ile odadakiler sessizleşirken dışarıda ki hizmetlinin seslenmesi ile odanın kapısından içeriye prens Drew girmişti. ,

"Prensesim," Drew hayranlıkla kardeşine bakarken Elizabeth genç adama sarılarak ağlamaya başlamıştı. Onun bu davranışı uygunsuz karşılansa da ne prens ne de prenses onlara aldırış etmiyordu.

"Seni artık göremeyecek miyim?"

"Tabii ki göreceksin. Hem unuttun mu biz ayrılmaz ikiliyiz. Babam kralken onu göremiyor muydun?" Elizabeth omzunu silkerken Nadia gözleri dolu bir şekilde tören için hazırlanan prensine bakmıştı. Elizabeth'ten ayrılan genç adam annesine doğru giderek önünde eğilip selam vermişti.

"Ne yapıyorsunuz Prensim?" Kadın şaşkınlıkla oğluna bakarken Drew doğrularak az önce kardeşine sarıldığı gibi annesine sarılmıştı.

"Annemi selamlıyorum, onun duasını almak istiyorum." Nadia'nın yanağından aşağıya bir damla akarken odadakiler şaşkınlıkla onlara bakıyordu. Prensi Nadia doğurmuş olsa da kraliçenin soyağacına yazılı olduğu için annesi kraliçe gibi görünüyordu. Sarayda prensin annesi olarak Nadia'yı belirtmek yasak gibiydi.

"Bunun uygun olmadığını biliyorsun prensim, lütfen kraliçenin maiyetine gidin."

"Oraya da gideceğim ama önce seni görmek istedim. Hem prensesimi de göreceğime emindim." Elizabeth prensin kolunun altına girerken Nadia başını iki yana sallayarak konuşmuştu.

"Bu gün kral tacını giyeceksiniz. Babanız sizin naifiniz olsa da alacağınız kararlara karışacağını sanmıyorum. Ülkemiz için en iyi olanı yapmaya çalışın prensim. Babanızı onurlandırın." Drew iç çekerek annesine baktı. Prensesi biraz daha kendisine çekerek diğer iki kardeşini sormuştu. Onları gün boyu görmediğini söyleyen annesine üzülerek baktı. Kız kardeşleri annelerini her zaman üzüyordu. Özellikle büyük prenses Floria kıskançlığından küçük prensesi de kendi tarafına çekmeyi başarmıştı.

"Üzülme anne, yakında onlarda hatalarını anlayacaktır."

"Korkuyorum prensim, prenseslerin geri dönülmez bir yola girmesinden çok korkuyorum. Kral onlara tolerans gösterse de ikisi de başına buyruk oldu. Halkını düşünmeyen bencil prensesler olmaya başladılar." Elizabeth kadının üzgün çıkan sesiyle iyice yüzünü asmıştı. İki kardeşi de kendisi yüzünden annelerinden uzak duruyordu.

ASİL KANМесто, где живут истории. Откройте их для себя