Bölüm sekiz: Theo'nun Kâbusu

318 44 187
                                    

Merhaba wolfianlar

Oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayın,

İyi okumalar dilerim!

-

"Küs müyüz?"

Theo'nun bir aptal sorusunu daha kaldıramayacaktım. Kendimi zor tutuyordum. Tek güvencem eve yaklaşıyor olmamızdı ve ondan kurtulacak olmamdı.

"Hadi ama, o kadar kötü değil. Hâlâ Lacrosse'un gözde oyuncusu sensin." dedi dalga geçer biçimde.

Öfke dolu bakışlarımı ona çevirdim. Beni alaşağı etmesine karşı hiçbir şey yapmamam çok sinirimi bozuyordu. İçimdeki öfkenin yanına eklenen pişmanlık duygusu beni ele geçirirken, Theo bir şeyler daha söyledi.

Dayanamayarak kızdım. "Şu çeneni iki saniye kapatamaz mısın?"

Kafasını iki yana salladı, burnundan soludu. Onun bundan hoşnut olmadığı kadar ben de hoşnut değildim. İki günde beni delirtmeyi en korkunç şekilde elde etmişti.

Evimin önüne geldiğimiz gibi arabadan hızlıca indim, cebimden anahtarımı çıkardım ve kapıyı açar açmaz sadece kendime izin verdim. Theo biraz gerimde kaldığı için bunu fırsata dönüştürdüm ve kapıyı kapattım suratına sertçe.

"Hey!"

Sesi kapının tam önünden geliyordu ve bununla eğlenerek sırıttım. Kesinlikle hak ettiğini buldu. Kapımın önünde yatabilirdi.

Mutluluğum, babamın arkamdan adımı seslenmesiyle kısa sürdü. Bedenimi döndürdüm ve elindeki bardakla ortada dikilip bana sorgular bakışlar atan babama, "Sen.. İşin erken mi bitti?" diye sordum şaşkınlığımı gizleyecek vakit bulamadan.

Bardağındaki içeceğinden bir yudum aldıktan sonra cevap verdi sakin bir tonda. "Fazladan mesai yapmam suç değildir." Ona hak verdim kafamı sallayarak.

Kapıda bıraktığımı unuttuğum Theo kendini hatırlatınca babam kapıyı işaret ederek soru yöneltti. "Bir sorun mu var?"

"Hayır, sorun yok."

"O zaman kapıyı açabilirim değil mi?"

Buna verecek cevabım olmadığından suskun kaldım. Babam buraya doğru geldi ve yanımdan geçip kapıyı açtı Theo'ya.

"Merhaba Bay Geyer."

Theo'nun bakışları beni bulduğunda, beni pençelemek istediğine dair öfkeyi gözlerinde yakaladım. Kafamı çevirdim ve görmek istemedim onu.

Babam ikimizin arasındaki garipliği sezmiş olacak ki meraklı bir tonda sordu. "Kavga mı ettiniz?" Bir bana, bir Theo'ya baktı.

"O hile yaptı." dedim ve babama cevap vermiş olsam da Theo'ya baktım.

"Öyle mi?"

Theo bakışlarını ayırdı benden ve babamı yanıtladı. "Hile değildi, koalisyon yaratma becerimi kullandım ve gösterdim. Lacrosse böyle oynanır, değil mi?" Bana baktı iğneleme yaparak. Son sorusunu da bana yönelik sorduğuna emindim.

"Demek Lacrosse oynuyorsun." Babamın ilgisini çekmişti işte.

"Ben de oynuyorum, yıllardır."

Gücenerek babamın dikkatini bana vermesi için konuştum. Her ne kadar mırıldanır şekilde söylemiş olsam da anlaşılırdı. Bu babam için yeterli değil gibiydi çünkü dönüp bakmadı bana.

You Should Know I'll Be There For You | ThiamWhere stories live. Discover now