"Birine mi aşıksın?" Annemden gelen bu ani soru yerimde kaskatı kesilmemi sağlamışken yüreğim heyecanla atmaya başladı. "B-ben şey". Gözlerimi kaçırdım anlamsızca. Sevdiğim kişiyi bilmiyordum, tanımıyordum, daha önce onu görmemiştim ama annemden utanmıştım liseli bir genç kızcasına.

"Söyle bana güzel kızım, benden bir şey gizleme". Ona baktım, "Senden asla bir şey gizlemem anne ama kimi gizlemediğimi dahi bilmiyorum". Kaşları anlamsızca çatıldı bu cümlem ile. "Nasıl yani?", "Yani, yani şey -" sinirle iç çekerek saçlarımı geriye yatırdım. "Bilmiyorum anne, hiç bir şey bilmiyorum. Bir duygunun içine hapsolmuşum, her geçen zaman eriyorum"

"Yoksa Murat mı?"Anlayamadığım bir ürperti bu cümle ile bedenimde oluşurken titremiştim. Korku ile kendime bakmış ve gözlerimi ormana çevirmişken annem irkilmişti." Noldu öyle? Üşüdün mü yoksa?"," Yok, şey sadece... Evet üşüdüm " Bıkmış bir nefes vererek gözlerimi elime indirdim. "Cevap vermedin kuzum?", "Yok annem, o benim abim bunu biliyorsun", "Biliyorum kızım ama senin çevrende ondan başka kimse yok. Çalıştığın yerde ki kişilere bakacağını sanmıyorum, çünkü başını dosyalardan kaldıramıyorsun"

Ona bakarak tebessüm ettim. Tanıyordu beni ama benim kadar değildi.

"Boşver bunları anne, sen hazırlıklarını yap. Murat bir ev bulur bizim için"

Başını sallayarak oturduğu yerden ayaklanıp mutlu bir şekilde içeri girdi. Tüm hazırlıklarını yapmasını beklerken telefonum çalmaya başlamış ve gözlerim anında 'Murat' ismine takılmıştı. İç çekerek açtım.

"Alo?"

"Vera, evimin yakınlarında bir ev buldum. Sana fotoğrafları-"

"Gerek yok Murat. Sen beğendiysen sorun yok."

Tebessüm ettiğini hissetmiş ve yüzümde onun gibi bir tebessüm meydana gelmişti.

"Tatlı kız seni"

Ama bu tebessüm Murat'tan gelen cümle ardından hissettiğim o keskin gözle son buldu. Yine aynı bir ürperti bedenimde kol gezerken ormana diktim bakışlarımı. İçimden bir sesin 'her daim olduğu gibi' o ormanda bir şeyin beni izlediğini kafama vura vura haykırıyordu.

Eskiden olduğu gibi o sese kulak vermek istesemde bedenimde ki yorgunluk bunu göz ardı etmiş ve boşvererek umursamamıştım.

"Sen bana mı yürüyorsun?"

"Güzele yürümek sevaptır"

"O güzele bakmak sevaptır olmasın?"

"Bende böyle bebek, sana yürümeyeceğim de kime yürüyeceğim, hm?"

Gülerek göz devirdim.

"Bazen seni dövmek istiyorum Murat"

"Duydun mu Vera?"

"Neyi?"

"Kalbimin o kırılan sesini!"

Gülen yüzümde bir an da kahkahadan arta kalan sıcaklık yer alırken sesim ormanda yankı yapmıştı. Bu garip hissetmeme neden olurken tekrar ormana baktım.

"Vera, şehre taşınacağız dediğinde çok şaşırdım. Gerçekten emin misin? Yani burada mutlu olacak mısın?"

"Hayır, olmayacağım ama annem için buna mecburum"

"Sen orada kal istersen. Ben annenle kalırım, hatta anneni evime alırım ona annem gibi bakarım"

"Biliyorum Murat ve sana çok teşekkür ederim.. Deneyeceğim, eğer mutlu olamazsam dediğin gibi yapacağım zaten"

"Yanında olduğumu bil"

Elimde ki yaraya baktım ve ona içtenlikle fısıldadım.

"Biliyorum"

Yaranın olduğu o gün aklıma gelirken yüzümde bir tebessüm oluştu. Muratı tanıdığım o ilk gün benim için çok farklıydı. Sadece onu tanıdığımı düşünüyordum ama o içimde her daim bana fısıldayan ses sadece onu değil başkasını da gördüğümü söylüyordu.

20 yıl önce (Vera 5 yaşında)

Oturduğumuz mahallenin o eski, ahşap evlerinin arasından koşturuyordum. Mahallenin bir yanı denize bir yanı da çarşıya dönükken araftaymışcasına ortasında durmak hoşuma gidiyordu. Belki de bu yüzdendi deli gibi koşturmam. Mahallede beni tanıyan herkes bu deli halime gülerken karanlık ve ıssız olan o sokağa bir hızla girmiş ve girdiğim gibi hissettiğim o ürperti ile anında durmuştum.

Gözlerim korkuyla etrafda dolanırken bir gölge hissetmiştim karşı duvarda. Anında bakışlarım oraya değerken bir çift kırmızı göz bana keskin bir şekilde bakmış ve yok olmuştu. Dudaklarımdan çıkan çığlıklarla geriye dönüp son hızla koşarken birine çarpmış ve yere sert bir şekilde düşmüştüm. Elimde hissettiğim acı ile haykırarak ağlamaya başlarken benden bir kaç yaş büyük olan çocuk korkuyla elimi tutmuştu o gün o ayın altında.

Kanlar durmaksızın elimden akıp gidiyor ve başımı döndürüyorken beni hızla kucağına alarak esnafların oraya götürüp beni bir kere olsun  bırakmayarak hastaneye kadar yanımda durmuştu. O zaman başlamıştı dostluğumuz, kardeşliğimiz.

20 yıl sonra (Vera 25 yaşında)

İç çekerek o gördüğüm kırmızı gözleri düşünmeye başladım. Sanki bilerek gözlerini hafızama kazımış ve bir saniye dahi olsa çıkmasına izin vermemişti. Bir çok şeyi unutmuştum o yaşımda olan, ama onu unutamamıştım.

Bazen bu içinde olduğum hissin sahibinin o olduğunu kendime fısıldıyor, bazen de ondan korktuğum için delirdiğimi düşünüyordum. Çakışıyordu tüm cümleler aklımda. Bir o yana bir bu yana çarparken kendime gelmeye çalışıyor ve şimdi olduğu gibi başka şeyler düşünmeye çalışıyordum ama zordu. Yaşamak gibi hemde!

Bölüm sonu

Seviyorum ama kimi, en tatlı birisini. Nasıl anlatsam sana? Hikayenin içine baksana...

Aga beeeeeee aga beeeeeee. Nabüyünüz canlarım? ✨✨✨

Kırmızı Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum