44. Kuşku Yağmuru

1.5K 152 82
                                    

🦂🎧Annaca, Body Talk🎧Reach, Angel🦂

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

🦂
🎧Annaca, Body Talk
🎧Reach, Angel
🦂

Endymion'un Ağzından:

Saat 00:00

Çok kez karanlıkta kaldım. Karanlık bir yerde uyudum, karanlık bir sokaktan geçtim, karanlık bir köprüde bekledim. Zifiri karanlık ortamlarla ilgili tecrübelerim vardı ama şu an bedenimi saran ılık suyun karanlığı hiçbiri gibi değildi. Yukarıda ne vardı bilmiyordum, sağımda solumda ne vardı bilmiyordum. İçinde olduğum suda şu an benden başka ne vardı bilmiyordum. Bildiğim tek şey karanlık okyanus ve kulaklarımı ağrıtmaya başlayan bir sessizlikti.

Birkaç saniye önce parmağıma geçirdiğim o yüzük parmağımı ilk başta sıktı, derimi aşındırıyormuş gibi hissettirse de şimdi o deriyi ikinci bir kat gibi sarmıştı. Derimle arasında küçücük bir boşluk bile yoktu, benimle birlikte nefes alıyor gibiydi. Elimi kaldırdım, parmaklarımı ve yüzüğü görebilmeyi ummuştum ama umduğum gibi olmadı. Bir şeyler hissetmeyi bekledim, yüzüğü takar takmaz bir şeyler olacağını düşünmüştüm.

"Özellikle böyle durmam mı gerekiyor?" diye sordum kendi kendime. "Yüzsem sorun olur mu acaba? Gerçi önümü de göremiyorum."

Sesli bir nefes verip etrafıma baktım. Adadan ışık yayılıyordu, az da olsa olduğum yerin de aydınlık olması gerekiyordu ama sanki denize atlayıp adadan uzaklaşmaya başladığım andan itibaren bir karanlık tarafından yutulmuştum. Olduğum yerde bacaklarımı ve kollarımı kullanarak hareket ettim. Altı saat suda olmak, hareket etmesem de beni yoracaktı, bunun farkındaydım.

Alttan aniden cılız bir ışık yüzüme çarptığında gözlerim hızla aşağı indi. Suyun içinde kalan elimi yavaşça kaldırdım, yüzüme yaklaştırdım. Parmağımdaki yüzükten yayılan hafif ışık, şimdi daha net görünüyordu. Bana yardımcı mı olmaya çalışıyordu? Bu ışık bunun için yeterli olmazdı. Üstelik aklım Astrid'de kalmıştı, şu an pek de odaklanamıyordum.

Kendi kendime bile olsa konuşmam sorun yaratır mıydı bilmediğimden sessizce başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Olduğum yerin karanlığından mı bilinmez gökyüzündeki yıldızlar daha net ve daha parlak görünüyordu. Bir an Astrid'in de benim gibi şu an gökyüzüne baktığını hissettim. Gökyüzü benim için daha büyük bir anlam kazandı. Aslında çoğu şey bir süredir daha anlamlı geliyordu. Özellikle zaman. Normalde de zamana önem veren biri olsam da Astrid hayatıma girdiği andan bu yana her şeyin değeri gibi zamanın değeri de artmıştı. Astrid'in gelişi bana kalbim dışında bir şey kaybettirmemişti ama çok şey kazandırmıştı. Kaybettiğim kalbim de güvenli ellerdeydi.

Onu düşünmek dudaklarımın iki yana çekilmesine, gülümsememe neden oldu. Ama bu gülümseyiş uzun sürmedi. Suyun yavaşça soğumaya başladığını hissettim, düz bir perde gibi olan yüzeyi dalgalanmaya başladı. Kaşlarımı çatıp elimi suyun yüzeyinde hareket ettirmemle eş zamanlı olarak bir ses duydum. Bir kadın sesi. Kadının mırıltısı daha yakından gelince suyun içinde kendi etrafımda bir tur döndüm. Sesi beni korkutmamıştı ama tuhaf hissettirmişti.

AKREBİN KALBİ / TAMAMLANDIDär berättelser lever. Upptäck nu