29. Gökkuşağı Şelalesi

2.2K 249 384
                                    

🦂🎧Ashley Serena, O Willow Waly🎧PHILDEL, Icarus🦂

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🦂
🎧Ashley Serena, O Willow Waly
🎧PHILDEL, Icarus
🦂

Bazı sesler vardı, bu sesler sizin korkularınız olarak kalabilirdi. Ağlama sesi, çığlık sesi, canı yanan bir insanın çıkardığı bağırışlar ya da kahkaha sesi. Evet, kahkaha sesleri bile bazen korkutucu olabilirdi. Çünkü her kahkaha, mutlu olduğun zaman atılmıyordu. Ve şimdi benim için bir korkuya dönüşen o ses, tam karşımda duran kapının ardından geliyordu.

Kapının onu daha fazla görmemem için kapandığının farkındaydım ama öylece burada durup onun bağırışlarını dinlemek karnımı değil, kalbimi ağrıtıyordu. Endymion'un sesini de duyuyordum, onu kontrol etmeye çalışıyordu. Annem gittikten sonra Douglas'la hep ilgilenen o mu olmuştu? Ona minnet duyuyordum. Sertçe yutkunup omuzlarımı dikleştirerek kapıya yaklaştım. Bu böyle devam edemezdi, beni her gördüğünde daha kötü olacak olması beni de mahvederdi. Onun yanında olmak istiyordum.

Avucumu metal kapının anahtar kısmına bastırdım. Verdiğim ısıyla metal eriyor, şekil değiştiriyordu. Kilit kısmı bir ateş gibi parlayıp parçalandığında kapı geriye doğru açıldı. Onu tekrar gördüm. Şimdi yüzü de morarmıştı. Endymion'un tekrar beni engellemesine izin vermeden hızla onlara yaklaştım ve Douglas'ın çırpınarak kaçmaya çalıştığı yatağın önünde diz çöktüm.

"Douglas," dedim yüzünü ateş gibi olan ellerimin arasına aldığımda. "Bak bana."

"Seni anlayabileceğini sanmıyorum," dese de Endymion, dikkatle kardeşime bakmaya devam ettim. Bağırışları azalsa da hâlâ ellerimde çırpınıyordu.

Yüzünü daha sıkı tutup, "Bana bak!" diye bağırmam, beyazına kadar siyahlaşmış gözlerinin bana dönmesine neden oldu. "Sorun yok, sadece bana bak." Bağırışları iniltiye dönüştü, çok mu acı çekiyordu? "Ablan yanında."

Ellerimi yüzünden boynuna doğru indirdim. Şimdi daha sakin duruyordu ama her an tekrar delirmesinden korkuyordum. Ellerimi ondan ayırmadan yanına oturduğumda bir an irkilmesi beni bağırışlarından daha çok etkiledi. Benden korktuğu düşüncesi korkunçtu. Endymion birkaç adım geri giderek bizden uzaklaşmıştı. Ne yapacağımı tam olarak bilmediğimden içgüdüsel olarak kollarımı onun boynuna sardım ve sıkıca sarıldım. İlk anda geri çekilmeye çalışsa da onu bırakmadım.

"Başa çıkamayacağın bir şey değil," diye fısıldadım kulağına, elimi koyu renk saçlarına bastırdığımda gözlerim koyu griye boyanmış duvardaydı. "Benden korkmana da gerek yok." Ben onun saçlarını yavaşça okşarken öylece duruyordu. "Biraz uyumak ister misin? Seninle burada kalırım."

Belki şu an saçmalıyordum, belki hiçbir etkisini göremeyecektim ve birkaç saniye sonra tekrar kontrolden çıkacaktı ama hiçbir şey yapmadan da duramazdım. Bana bir cevap vermese de titreyen elini belime koydu, elinin belimin üzerinde titrediğini hissedebiliyordum. Boğazıma dolan hıçkırığı yutkunarak gidermeye çalışsam da olmadı, boğazımda takılıp kaldı. Onu yatırmak için geri çekilmeye çalıştığımda bu sefer o beni bırakmamıştı. Onu bir daha o şekilde görmeye katlanabileceğimi sanmıyordum.

AKREBİN KALBİ / TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now