Bende koltuğa oturmuş açık olan televizyona bakıyordum.

İki dakika geçmeden yanıma gelip, koltuğa oturdu. Aramıza mesafe de bırakmıştı. "Evet." dedi kumandayı alıp televizyonu kapatırken. "Seni dinliyorum, kahve içmeye gelmemişsindir."

Biraz kaydırdım kendimi ona doğru. Gülüyordu o da yarım ağız.

Biraz daha yaklaşıp iyice yasladım kendimi ona

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Biraz daha yaklaşıp iyice yasladım kendimi ona. "Canım benim." dedim elini tutup. "Bal olsan seni kaşık kaşık yerim ya, şu haline bak." diyerek yanağını sıktım.

"Bal olmama gerek yok gibi duruyor ama."

"Kızdın mı bana?" diyerek kafamı eğdim yüzünü daha rahat görebilmek için.

"Kızmadım, anlık bir şeydi sadece. Ne yaparsan yap ben senin arkanda seni destekliyor olacağım. Hayat senin hayatın, istersen yardımcı olurum. Başka türlüsüne karışmam."

Bu adamın karşısında gerçekten de sakin kalmak imkansızdı.

"Benim için uğraştığını biliyorum ama kendime hiç güvenmiyorum Ahmet Emir, yani birazcık hissetsem o yapabilirim şeyini. Tamam diyeceğim ama yok."

Kolunun altına alıp saçlarımdan öptü. "Dediğim gibi, nasıl rahat edeceksen öyle olsun. Yüzünün güldüğünü görmek yeter bana." 

"Gerçekten kahve içeriz diye geldim bu arada." dedim ve kolunun altından çıktım. "Yeni aldım bunu, gel yapayım sana." Mutfağına doğru ilerledim.

Peşimden gelirken bir şeyler söylüyordu ama duyamıyordum. Şarkı söylüyordu sanırım.

Mutfak masasına oturup yapmayı en çok sevdiği şeyi yaptı, ben kahve yaparken beni izledi.

"Bak bakalım tadına." diyerek ona uzattığım kahveyi alıp bir yudum içti. "Harika olmuş." diyerek aniden dudağımdan öptü.

Ayol böyle şeyler birden yapılır mıydı?

"Ay." dedim istemsizce. Öyle deyince sesli bir şekilde güldü. "Ay." dedi beni taklit ederek, "Ne oldu?"

"Aniden öpünce anlayamadım ne olduğunu." dedim.

Aklına bir şey gelmiş olacak ki "A-aa." dedi. "Ben yemeğe giderken ne giyeceğimi bilmiyorum." Koluna girip kafamı omuzuna yasladım. "Allah'tan ben varım ya." dedim.

"Allah'tan sen varsın." dedi ama benim gibi alay içerikli değildi.

Şükür edermiş gibiydi.

Bu sefer ne olduğunu anlamadan ben öptüm onu ama o benim gibi tepki vermek yerine öpüşüme karşılık verdi. "Çok fenasın." dedi ve alnını alnıma yasladı. "Ben senden de fenayım ama." diyerek tekrar öpmeye başladı.

Buraya bunun için gelmemiştik ama şikayet edecek halimiz de yoktu tabi ki!

Mutfakta olduğumuzu hatırlayarak geri çekildim. Çarpılabilir miydik ki? Olabilir miydi yani.

"Gel, odama geçip ne giyebileceğime bakalım." Yüzüm anında güldü.

Olurdu, o gömlekleri giyerdi. Ben izlerdim. Sonra çıkarmasına yardım ederdim, başka gömlek giyerdi... Ya da öylece kalırdı. Her türlüsüne tamamdık.

Arkasından elimde kahvemle onu takip ediyordum. Giyinme odası mı vardı bir de.

Benim yoktu.

"Giyinme odan mı var?" dedim heyecanımı bastıramayıp.

Ne kadar çok kıyafet o kadar çok Ahmet Emir ve kaslı göğsü demekti.

Kafasını sallayıp kahvesinden içti. "Evet ama çok dolu değil. Doldurmak isteyen olursa diye." diyerek parmağıyla beni gösterdi.

Kendimi tutamayarak saçımı kulağımın arkasına attım. "Doldururuz ya." diyerek bilekliğimle oynadım. "Hemen, hemen utan ya." diyerek dolabın kapağını açtı.

Ay resmen şov yapacaktı bana.

"Utanmadım bu arada." diyerek sandalyeye oturdum. "Hoşuma gitti sadece."

Eline aldığı gömlek askısıyla yanağımı sıktı. "Burada giymem seni rahatsız eder mi?" diye sordu.

SAÇMALAMA İSTERSEN BİR TANEM.

Kafamı iki yana salladım. "Sorun değil." dedim ve asla umursamıyormuş gibi kahvemden bir yudum daha aldım. Karşımda üzerindeki tişörtü çıkarıp gömleği geçirdi üzerine.

Bismillahirahmanirahim dedim ya, ben hamileyim dedim.

"Beyaz gömlek giymeyi sevmiyorum hiç." diyerek düğmelerini iliklemeye başladı. "Yakışmıyor."

"Daha neler." dedim ve kahvemi bulduğum boş yere bırakıp ayağa kalktım. "Gayet yakışıyor bence de giyme."

Aynadan kendine baktı. Yakışıp yakışmadığını anlamaya çalışıyordu sanırım. Bende hemen arkasında başka nasıl gömlekleri var diye bakıyordum.

Elime aldığım lacivert gömleği Ahmet Emir'e uzatacağım sırada onun zaten arkamda olduğunu fark ettim. "Şey, bunu denesene bir." diyerek uzattım ona doğru.

Elimden alıp üst dolanın kapağına astı. "Çıkarayım üstümdekini." diyerek en üst düğmeden açmaya başladı.

Ellerimi kaldırıp altından da ben açmaya başladım. Benim açtığımı fark edince kendisi açmayı bıraktı. "Yap bari sen." dedi gülerek.

Ben de gülüyordum da o başka bir gülüyordu. Hoşuna gittiği belliydi yani. Omuzlarından geriye doğru kıvırdım gömleği. "Bunu eledik o zaman?" diye sordum. "Eleyelim onu." dedi ve benim üstümden uzanıp, astığı lacivert gömleği aldı. "Bunu mu giyeyim?" diye sordu.

Ateş basmıştı beni.

"Onu giy." dedim. "Altına ne giyeceksin?"

"Bilmiyorum, yardım ediyorsun ya işte. Buluruz bir şey." dedi ve gömleği kollarından geçirdi.

Yakası içine katlandığı için ona yaklaşıp ellerimi boynuna götürdüm. Ama o yanlış anlayıp beni öpmeye çalıştı. "Yakan." dedim elimle düzeltip. "Onu düzelttim.

Kaşı havaya kalktı ve sırtımı arkamdaki dolaba yaslayıp yüzüme eğildi. "Yakam." dedi, "Onu düzelttin"

Ellerimi boynuna bu sefer bilerek götürdüm. "Hıhım, ama istersen öpebilirim." dememe kalmadan o yapıştı dudaklarıma.

Bu gecenin sonu nasıl biterdi, bilemiyordum.

——

Se-lam!

Nabersiniz? BÖLÜM NASILLDI!!

biliyosunuz benden bu kadarı çıkıyo, biraz daha zorlama hakkım var kendimi de burada bu kadarı yeter🫡

instagram: asin1lnm

İNCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin