30

44K 2.1K 210
                                    

Selam, İnci'nin 2 yıllık üni okuyup özel okulda öğretmenlik yapması doğru mu bilmiyorum. Araştırmadım, kuzenim liseyi meslek lisesinde okudu, üniversitede de 2 yıllık çocuk gelişimi okudu ve şu an "Özel Bir Anaokulunda" çalışıyor. Dibimde bir örnek varken araştırmadım. Olan varsa İnci de olabilir. Belki olması doğru değildir, bu kadar çok takılması gereken bir şey de değil bence. Okuduğumuz şeyle kurgu çünkü, gerçekten yok bu kişiler...
-Hayır bu arada Ahmet Emir Arcek kişisi gerçek,araştırılsın.-

🧿İNCİ🧿

Ahmet Emir'ciğimin getirdiği tatlıları beraber yedikten sonra işim hakkında yapabileceğimiz şeylerden bahsetmişti.

Lojmanda çocuklar için kullanılan bir yer olduğunu, istersem gerekli kişilerle konuşup benim için orayı kreşe çevirebileceğinden bahsetmişti. İstiyordum ama bir sürü masraf gerekecekti. Tek başıma üstesinden gelemezdim.

"Ben konuştum, orada zaten çocuklar var. Kendi başlarına oynuyorlar. Sen sadece gideceksin orada öğretmenliğini yapacaksın. Sana maaşta bağlayacaklar. Birilerine bağlı olmadan kendi işini yapacaksın." Ellerimi tuttu. "Hem bana yakın olacaksın İnci." Gülüp kendimi geri çektim. "Asıl amacın o zaten, değil mi?" dediğimde kafasını aşağı yukarı salladı. "Yani öyle ama seni de düşündüğüm için."

"Çevredeki okullara da bir bakalım, belki vardır ihtiyaç." dediğimde ayağa kalktı. "Yavrum burada da ihtiyaçları var." Yanağımdan makas aldı.  

"İstiyorsan soruştururum ama şimdiden sadece lojman anaokulunun öğretmeni olduğunu da bil isterim." Dediklerine güldüm. Ben gülünce o da güldü. "Hadi." dedi, "Hazırlan da kahve içmeye gidelim." Omuzlarımı düşürdüm."Evde içsek? Balkona çıkarız?" diye fikir sundum ama anında reddetti.

Eliyle kalkmamı söyledi ve uzatmayıp kalktım. Kendi evimden bir kaç parça eşya almıştım buraya. Kot pantolonumu ve üzerine kısa kollu bir tişörtü giyip saçlarımı topladım. Kestirdiğim kakülden daha iilk gün pişman olsam da uzamasını beklemekten başka şansım yoktu. Odanın kapısına iki kez vurdu. "Gireyim mi?" diye sordu. "Gir." dedim üzerimden çıkadığım kıyafetleri katlarken.

Odanın içine girer girmez kollarının arasına aldı beni. Bana sarılmasına her zaman ihtiyacım vardı. Ne olursa olsun.

Kaşımın üzerini öptükten sonra "Çıkalım mı?" dedi. Kafamı sallayıp onayladım. Onun da üzerinde kot pantolonu ve siyah tişörtü vardı. Boyum onun yanında kısa kalsa da hoşuma gidiyordu.

Evden çıkarken elimi tuttu. "Arabayla mı gidelim, yoksa yürümek ister misin biraz?" Onunla hiç sokaklarda el ele yürümemiştik ve bu fırsatı kaçırmak istemedim. Hem hava da güzeldi. "Yürüyelim." dediğimde kafasını hafifçe öne doğru eğdi. "Biraz daha iyi hissediyorsun değil mi?" diye sordu.

Yanımda sen varsın bebişim, herhalde daha iyiyim.

"Daha iyiyim." dedim ve bakışlarımı ayaklarımıza çevirdim. Aynı adımları atıyorduk. Beni gülümsetti ama Ahmet Emir hızlı bir şekilde diğer ayağını atınca karıştı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gülüyordu. "Çok tatlısın." diyerek bana iltifat edince utanmıştım. "Utan bir de ya, nerede onu kelepçeleyeyim diye yalvaran kız?"

Tuttuğum elini bıraktım. "Abartma, o kadar da yalvarmadım. Birkaç kez söyledim senin de beni kelepçeleyesin varmış." Açılan ağzına vurdum yavaşça. "Şaşırma hiç." dediğimde daha da şaşırdı. "Bir de beni dövüyorsun." dediğinde kahve içeceğimiz kafeye gelmiştik. O ikimiz için kahve alırken bende balkon tarafına geçip boş bir yere oturmuştum. Biraz fazla kalabalıktı ve çoğu kişi benim yaşlarımdaydı.

Ahmet Emir'ciğim karşıdan elinde kahve bardaklarıyla bana doğru gelirken bu adamın benim sevgilim olduğunu kendime hatırlatıp daha da mutlu oldum. Bana aldığı kahveyi önüme bıraktı.

"Al bakalım." Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Bacak bacak üstüne atıp etrafa bakınmaya başladım. Birini gözüme kestirip Ahmet Emir'e gösterdim. "Baksana saçlarına, yanık yanık hep." dediğimde bakmadı. "İlgilenmiyorum." dediğinde kahkaha attım.

Onunla birileri hakkında konuşmak istemiştim sadece. "Ben sadece hanımımın saçlarına yorum yaparım." dedi ve saçlarımı öptü. "Çok güzeller zaten, diyecek bir şey bulamıyorum." Elime ağzımı kapatıp güldüm.

"Çok tatlı bir şey oldun he sen." dedim ve sandalyemi kendine doğru çekti. "Öyle mi oldum?"

Biraz daha oturup sohbet etmiştik ama gözüme çarpan biri vardı. Sürekli bize bakıyordu ve rahatsız etmişti bakışları.

Tamam, karşı masamızda oturan kadının Ahmet Emir'e olan bakışları rahatsız etmişti. Bana bakmıyordu bile, yanında koskocaman ben vardım.

Hayır bir de çok yakındık, ben konuşurken Ahmet Emir neredeyse ağzıma düşecek gibi dinliyordu beni. O kadar bakmıştı da fark edememiş miydi?

Evden başka bir yerde vakit geçirmek iyi hissettirse de Ahmet Emir'in dikkat çekmesi hoşuma gitmemişti.

Belki birine benzettiği için bakmıştı kadın, tanıyordu belki? Düşüncelerimin arasında en normal ve olabilecek olanlar bunlardı.

Masada ki kadın ayağa kalkıp bize doğru gelirken oturuşumu dikleştirdim. Gerçekten bize doğru geliyordu.

"Selam." diyerek ellerini masaya koydu. Kaşlarım daha ayağa kalktığında çatılmıştı. "Nasılsın Ahmet Emir, uzun zamandır görünmüyordun?" dediğinde bakışlarımı kadından öekip Ahmet Emir'e çevirdim.

Güldü yarım ağız.

GÜLDÜ.

"Ben buralardayım, sen yoksun ortalıkta." dediğinde kaşlarım neredeyse burnumun ucuna inmişti.

***

Hyr ya ne kıskanclıgı scmlma.. dedikten 2 sn sonra

BU KADIN KİMMMM

Yeni bölüm yarın gelir insallah.

HEE ARKADASLAR Bİ DE

Ben kendime komutan buldum... saka değil opodun birisi ve tatlı da biraz.. Opodun diye bi kelime de var artık, biz uydurduk...

instagram: asin1lnm

İNCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin