VEDA "KUVARS DEMİRHAN"

Beginne am Anfang
                                    

Tüm geniş ailem buradaydı. Alp'e Eliza bir smokin giydirmişti, Çağan ve Öykü'nün tam yanındaydı. Bizi göremese bile, Çağan onun kulağına olan biteni fısıldıyordu ve yüzü yeni ailesi için mutlulukla doluydu. Alkışlamaktan parmak boğumları kızaran Öykü, Çağan'a gülümseyerek bakıyordu. Her ikisi de, zor, uzun bir sürecin sonunda birbirlerine kavuşmuşlardı. Reha spor takım elbisesiyle herkesin gerisindeydi, yüzünde gerçek bir mutluluk ifadesi vardı. Benim için mutlu olduğunu biliyordum, gönül isterdi onun hikâyesi de mutlu bitsin ancak hayat biraz da böyleydi. Yine de onun mutlu olması için geri kalan ömrüm boyunca her şeyi yapacak, ona hep destek olacaktım. O benim sahip olduğum en iyi arkadaşımdı. Kendi mutluluğunu hep benim mutluluğumun ardına koymuştu, ona çok şey borçluydum. Bana hayatta, gerçek hisler olduğunu öğretmişti.

Diğer yanımızda, ayakkabımın altına on kez ismini yazdıran Aytekin vardı. Bir çok başarısız denemeden sonra hâlâ yalnızdı ve her düğünümde ayakkabımın altına ismini yazdırmadan geçmiyordu. Bu sefer kesinlikle olacak demişti, "İyi yürü, ismim silinsin, bak kontrol edeceğim," diyerek uğurlamıştı beni. Çocuksu bir mutluluğu vardı ve onu da gerçekten seviyordum. Kuvars için çok iyi bir arkadaştı. Çocuklarımın da bir amcası olacaktı. Yanında Eliza ve Kılıç çifti vardı. Eliza yaptığı tüm hırçınlıklarından arınmıştı. O da ben de hatalar yapmıştık, ben sevdiğim adamı feda ederek, o sevdiklerini feda ederek... İkimizde küçüktük, hatalar geride kalmıştı, onun iğne gibi bana saplanan her sözcüğünü artık hatırlamıyordum. Çünkü çabasını görüyordum, benim için, abisi için, mutlu olmamız için çaba harcıyorlardı.

Kılıç'ın kardeşi Ali'de düğünümüze gelmişti. Daha önce isteme töreninde karşılaştığımız kız da hemen yanındaydı, ismi Ceylin olmalıydı. Bizden önce evlenmişlerdi, yanlarında ikiz bebekleri vardı, hemen Efe'yle beraber arkada bakıcıların yanındaydı. Gülümseyerek herkes gibi bizi alkışlıyorlardı.

Onların yanında eski bir fotoğraf karesine bakmak gibi hissettiren biri daha vardı. Merve de düğüne gelmişti. Kızıl saçları hatırladığım gibiydi, üzerinde haki yeşili bir elbise vardı. Bakışlarında durgun bir hüzün vardı ama mutlu olduğunu hissediyordum. Onunla son ayrılık sahnemiz aklıma gelirken, geçen onca şeyi düşündüm. Affetmek insanı özgürleştiriyordu, ben onu affedeli çok olmuştu. Yalanları, yanlışları, kötülüğü kendisine kalmıştı. Gün sonunda her şey insan da bitiyordu. Yapılan iyilikler de kötülükler de insanın içerisine yerleşiyordu. Merve başarmış mıydı bilmiyordum ama en son asıl kurtuluşun okumak, kendini geliştirmek, kendi işini yapmak ve çabalamak olduğunu anlamıştı.

Hepsi bizi alkışlarken, yanlarından geçip sahilin hemen yanında begonvillerle süslü nikah masasına ulaştık.

Nikah memuru mikrofonu eline alırken, Kuvars beni belimden tuttu. Ona gülümserken, mutluluktan ve heyecandan yerimde duramıyordum.

Buraya ait hissediyordum, artık bu insanları evim görüyor, tanımadığım bizi alkışlayan konuklara bakarken yalnız hissetmiyordum. Okul arkadaşlarım, yakın arkadaşlarım, bir çok kişi buradaydı. Yanımdaki adama ise delicesine âşıktım. Artık buna hazır olduğumu biliyordum. İyileştiğimi ilk bu anda anlarken, gülümseyerek nikah memurunu dinledim.

"Bugün buraya Kuvars Demirhan ve Cemre Erdem'in düğün töreni için bulunuyoruz. Siz Cemre Erdem, hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde, Alp oğlu Kuvars Demirhan'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Mikrofon bana uzatılırken, gülerek Kuvars'a baktım. "Hayır dersen seni kaçırırım." Daha çok güldüm.

"EVET! EVET! SONSUZA DEK EVET!"

Du hast das Ende der veröffentlichten Teile erreicht.

⏰ Letzte Aktualisierung: Sep 24, 2023 ⏰

Füge diese Geschichte zu deiner Bibliothek hinzu, um über neue Kapitel informiert zu werden!

LALWo Geschichten leben. Entdecke jetzt