15. Bölüm: 🌿ÇAM ORMANI🌿

839 72 58
                                    


Buraları uzuuunca bir süre aksatmışım. Herkese selamün aleyküm!💜
Oy ve yorumlarınız hikayemi daha fazla kişinin okumasına sebep olur. Şimdiden teşekkürler 🥰

🎵🎧 Bölüm müziği:
İdil (Enstrümantal) Hüzün
.

"Lütfen! Aç artık gözlerini Koyu Yeşil..."
O çaresiz yakarışı, kulağımın yakınlarında tekrar duymuştum.

Karanlık ve soğuk bir rüya görüyordum. Hayır, karanlık değildi. Zifirdi. Hiç bir şey göremiyordum ve çok da üşüyordum. Sıcak olan tek şey omuzlarımda hissettiğim ellerdi. Beni ısıtsın istedim. Açmak istemedim gözlerimi.
Ve aynı ses tekrar yalvarırcasına konuştu "Ne olur! Allah'ım ne olur, bize yardım et!"

Omuzlarımdaki eller beni tekrar sarstı. Bu defa daha sertti. Beni karanlık uykumdan uyandıracak kadar güçlüydü. Ağırlaşmış gözkapaklarımı zorladım. O yalvaran sesin sahibini görmek için zorladım kendimi. Ama gücüm yoktu. Pes ettim.

"Fatma..." Yıkık bir ses... Yeniden, ama daha çaresiz "Gözlerin kıpırdıyor. Beni duyduğunu biliyorum. Artık dayanamıyorum. Hadi, yeşillerini görmeme izin ver... Bana bak."

Kıyamadım o sese. İçim gitti. Onun için daha güçlü olmalıydım. Daha fazla zorladım kendimi bu defa...
Ve olmuştu. Kırpıştırarak araladım gözlerimi. Ama umduğum gibi aydınlık değildi dışarısı. Tıpkı rüyamdaki gibi karanlıktı. Sadece dolunayın ışığıyla biraz olsun seçiyordum etrafı.

Gözlerimi açtığımı görünce yüzündeki o rahatlamayı gördüm. Beni sarsan ellerini geri çekti. Sıcaklığı çabucak kaybolmuştu omzumdan.

Bal renkleri karanlıkta bile seçebileceğim kadar ışıldadı ve üzerimde gezindi "Şükürler olsun... İyisin değil mi? Bir yaran mı?"

Arabanın arka kapısını açıp beni görebilmek için eğilmişti ve ellerini kapının iki yanına dayamıştı.
Anlındaki boncuk terleri gördüm. Bu soğukta neden böylesine terlemişti ki?

Halsiz bir şekilde sorusunu cevapladım "İyiyim."
Sadece bayılmış olmalıydım. Emniyet kemerim de bağlı olduğu için öne savrulmamıştım. Şükür ki bir şeyim yoktu. Ben de ona baktım. Karanlıkta pek ayrıntıları göremiyorum ve yüzündeki çiziklerden başka bir şey görememiştim.

Kaşlarındaki belirgin gevşemeyle konuştu "Tamam, kalkabilecek misin?"

Başımı salladım ve emniyet kemerimi açmak için ağır ağır kilide uzandım. Ama bileğimde hissettiğim keskin acıyla aniden elimi yüzümün hizasına getirdim ve ne olduğuna baktım. Ağzımdan çıkan inlemeye de mani olamamıştım "Ah!"

"Ne oldu?" diye sordu tekrar kaşlarını çatarak.

Bileğimin iç kısmından avcuma doğru uzanan derin kesiğe baktım. Cam kırılınca kesmiş olmalıydı. Elimi hareket ettirince kurumaya meyletmiş derin yaramın açıldığını hissettim. Etimin açıldığını hissetmek gerçekten berbattı. Yüzümü buruşturdum.

Emre bileğime baktığımı görünce endişeyle sordu "Derin mi?" Elini uzattı ama ani bir duraksamayla bileğime dokunmadan geri indirdi.

Endişeli halini yumuşatmak istedim ve
"Sorun yok," dedim "Sadece cam kesiği."

Sorun vardı, gerçekten canım acıyordu ve yaramın içine soğuk girmesine rağmen kesilmiş olduğu için yanıyordu.

Diğer elimle destek alarak arabadan dışarıya çıktım. Etrafa göz gezdirdim. Hiç ışıklandırma olmaz mıydı bir yerde? Sadece dolunayın ışığıyla görüyordum nesneleri.
Araca baktım. Ön tarafı ağaca çarptığımız için cidden fena haldeydi. Şoför koltuğuna baktığımda cam kırıklarıyla dolu olduğunu gördüm. Ve ön kısım içe göçtüğü için şoför kısmı daralmıştı.

SIRÂT (İslami Roman) - Tamamlandı✅Where stories live. Discover now