14. Bölüm: 🌿ALİ🌿

919 75 48
                                    

Uzuuun bir aradan sonra selamün aleyküm!
.

Bölüm müziği -🎵
Bahar (enstrümantal hüzün)
.

Bazen akıl sır erdiremediğim olaylar yaşıyorum. Zihnimi zorlasam da, nasıl gerçekleştiğini kestiremediğim olaylar...
İşte o zaman teslimiyet en kestirme çözüm. Allah'ın planının ne kadar mükemmel olduğunu bilip ona sığınmak, gerçekten en büyük teslimiyet örneği.

Şu an tam böyle bir andaydım. Rabb'imin planına hayran olduğum, şükrettiğim bir anda...
Ama yine de tam olarak kendime gelememiştim. Zihnim, eskilere gidiyor yine de gerçekçi bir bağlantı bulamıyordu.

Nisa önce beni evin içine getirmiş ve bana her şeyi anlatmıştı. Şu an gözündeki yaşı siliyordu. Bense... donakalmıştım. Anlattığı her şey sanki onun yaşanmışlıkları değil de bir hikayenin parçasıydı. O kadar uzak, o kadar akıl almaz!

***

(Emre'nin anlatımıyla)

Bir kaç ay önceydi. Allah'ın bana lutfettiği o kişiyle, sadece bir kaç ay önce tanışmıştım. Ve artık hep yanımdaydı... Aklım hâlâ olanları almıyordu ama aynı zamanda da çok mutluydum.

O zamanları hatırladım. Onun... Elif'in varlığını öğrendikten sonra, dostumun yanına gitmiştim. Arabadan hem heyecanlı, hem mutlu, hem de sinirli olarak indim. Hızlı adımlarla şirketin kapısından içeriye girdim ve asonsore binip en üst katı tuşladım.

Gözlerim yanıyordu.
Evet, yaşadıklarıma inanamayan tek ben değildim sanırım. Gözyaşlarım da bu olaylara şükreder gibi kendini serbest bırakmıştı. Benden izin almadan akıyorlardı.

İleride, sekreteriyle konuşan adamı gördüm. Tek dostumu... Beni düştüğüm o karanlıktan kendisiyle birlikte kurtaran, doğru yola gelmeme vesile olan can yoldaşımı...

Beni fark edip gülümseyerek bakan Mert'e hızlı adımlarla yaklaştım ve yapacağım şey için önceden bir hazırlıkmış gibi konuştum "Özür dilerim!"

Söylediğim şeye anlam verememiş olmalı ki kaşları çatıldı. Aramızdaki son bir kaç adım mesafeyi de kapatıp suratına öyle bir yumruk geçirdim ki sendeleyip yere düştü. İnsanların bize bakıp hayret nidaları çıkardığını duydum. Herkes iki yakın arkadaşın neden böyle olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Yerden yanağını tutarak kalktı "Bu neydi şimdi?" diye sordu hayretle bir açıklama bekleyerek. Eğer haklıysam bir şey demeyecek gibi teslimiyetiyle bekledi.
Sonra yüzümün halini görüp endişeyle sordu "Senin neyin var Emre?"

"Bu, kardeşimi ağlattığın içindi!" Kendimi tutamayıp bağırıyordum. O Elif'imi üzmüştü çünkü.

Yanağı hala acıyor olmalıydı. Yandan bir gülümseme takındı. Sonra acıyla hemen eski haline geldi yüzü "Ne kardeşi, ne ağlaması Emre?"
Eliyle beni yönlendirmeye çalıştı "Gel, bir otur şöyle."
Bana inanamıyordu, biliyordum.

Üzerimdeki elinden kurtuldum "Mert! Kardeşimi ne halde bırakıp gittiğini gördüm!"

Anlamıyordu "Ne demek istiyorsun? Kimi bırakmışım ki ben?!" Sabrı taşıyordu. O da bana bağırmaya başlamıştı.

Aklıma gelmesiyle gülümsedim ama hemen silinmişti yüzümden "Nisa'yı hatırla... İnanması çok güç ama... O benim kardeşim, Elif!..."

Başta anlamadı. Sonra kurduğu bağlantıyla ağzı bir karış açık kalakalmıştı resmen. Kendimi tutamayıp erkekçe sarıldım ona. Başta karşımdaki kişi, kardeşimi üzen bir adamdı. Ama şimdi onu bulduğumu söylemeye geldiğim dostumdu.

SIRÂT (İslami Roman) - Tamamlandı✅Onde as histórias ganham vida. Descobre agora