4. Bölüm: 🌿BEN NEDEN VARDIM?🌿

1.3K 96 92
                                    


'Bunu hep sakla' demişti. 'Çünkü sana bu bahçeyi hatırlatır ve seni gülümsetir'...
Ama şimdi bu çiçeğe bakıyorum. Nedense bahçeyi değil onu hatırlatıyor bana.

Kalemi kenara koydum. Onun, defterimin arasına koyduğu çiçeğin yan sayfasına yazmıştım bunları. Yazdıklarım doğruydu. Onu hatırlatıyordu bu çiçek.
Çiçek hafif kurumuştu ve rengi açılmıştı. Ama hâlâ çok güzeldi. Köşeye tarihi yazıp defterimi kapattım.

Normalde bu cümleleri kurabilecek biriyken başta neden mesafeli davrandığını anlamamıştım.

"...Bu son güneşli zamanları değerlendirmek için güzel bir fırsat değil mi?"
Hocamızın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Herkes sevinçle konuşmaya başlamıştı. Sınıf olarak pikniğe gidecektik. Uzun zamandır böyle bir organizasyon yapılmamıştı. Gerçekten iyi olmuştu.

"Fatma, bu süper ya!" Nisa bayağı heyecanlı gibiydi.
Onun yanında sönük kalan heyecanımla "Evet, güzel olacak." dedim.

Çıkış zili çaldığında Nisa çantasını almadan ayaklanmıştı. Kaşlarımı çatarak sordum "Nereye gidiyorsun?"

"Lavaboya." dedi kısaca.

Başımı salladım "Tamam, bekliyorum."

Telefonumla uğraşmaya başladım.
Neredeyse herkes gitmişti. Emre acele etmeden, yavaşça topluyordu eşyalarını.
Sonra çantasını bir omzuna atıp ayağa kalktı. Yanımdan geçip gideceğini düşünmüştüm ama durdu.
Başımı kaldırdım. Gözlerine bakınca sanki ne yapacağını bilemez gibi etrafa baktı. Konuşacak bir konu arıyor gibiydi. Masamda duran defteri fark edince konuşmaya başladı "Neler yazıyorsun? Hemen her gün az da olsa bir şeyler yazıyorsun o deftere."

Defteri elime aldım. Önlemimi almalıydım sonuçta.
Konuşurken bir yandan çantamı yerleştiriyordum "İçimden geçenleri, kimseye söylemediklerimi..."

Ne!

Bunu söylememi ben bile beklemiyordum. Nisa dışında kimseyle paylaşmıyordum bunu. Şimdi o sorunca birden söylemiştim gerçekleri.

Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. O da beklemiyordu böyle bir cevabı "Başkasına göstermiyorsundur o zaman yazdıklarını."

Çantamı toplamıştım ama ona bakmaya çekiniyordum. Nisa'nın çantasını toplamaya başladım "Evet, kimseye." dedim net bir şekilde. Çantalarımızı alıp kapıya doğru yürüdüm. "İyi tatiller." dedim onu sınıfta tek başına bırakırken.

"Sana da." diye mırıldandı sonradan.

***

"Fatma bunu giy işte! Sürekli pantolon olmaz ki!" Nisa'nın suratıma yaklaştırdığı elbiseye baktım. Yazlık ve gayet sade bir elbiseydi. Üzerinde minik çiçekleri olan tatlı, açık yeşil bir rengi vardı. Kısa kolluydu ve boyu ayak bileğimin bir karış kadar yukarısına geliyordu. Belindeki lastikli kısım dar olduğu için giyersem tam belime oturacaktı.

"Bu elbiseyi sana ben aldım ve sen daha hiç giymedin. Lütfen! O kadar hatırım yok mu? "

Duygu sömürüsü yükleniyor...

Evet, duygu sömürüsü yapıyordu. Yine de kabul ettim "Tamam, senin için giyeceğim." dedim.

"Sen var ya bir tanesin." sıkı sıkı sarıldı bana bunu derken. Ayrılıp kapıya doğru yürüdü. "Sen giyin. Ben mutfaktayım. Sandviç yapıp paketliyorum."
Başımı salladım 'tamam' der gibi.

Çok geçmeden elbiseyi giymiştim ve ayakkabı kombinlemeye çalışıyordum. Elbise belime tam oturmuştu. Ayrıca rengi, koyu yeşil gözlerimle uyumlu olmuştu.
Odanın kapısı açılınca Nisa'ya döndüm.

SIRÂT (İslami Roman) - Tamamlandı✅Where stories live. Discover now