6. Bölüm: 🌿PORTRE🌿

1K 84 73
                                    


"Nisa anlattım işte! Daha ne istiyorsun?"

İki saatir kolumu çimdikleyerek olayı anlatmamı isteyen Nisa, hâlâ bir şeylerin olduğunu ve ona anlatmadığımı düşünüyordu. Halbuki her şeyi anlatmıştım. Hasta halimle gerçekten onu hiç çekemiyordum.

"Vaaay. Emre Beye bak sen. Demek yumruk attı adama." dedi beni sinir eden bir tondaydı sesi.

"Neden öyle bakıyorsun Nisa?" dedim. Çünkü yaptığı kaş göz işaretleri cidden onu komik gösteriyordu.

Ben öyle söyleyince ciddileşti "Neyse artık. Hatasının telafisi oldu diyelim."

Ben de ciddileştim "Ne hatası?"

"Saf mısın Fatma? Piknikte sana söyledikleri çok ağırdı."

"Saçmalama!" dedim. "Sadece gerçekleri söyledi ve bunu yaparken asla sesini yükseltmedi. Hatta gayet sakindi."

"Daha düne kadar ben sana savunuyordum onu. Bakıyorum bugün fikrin değişti."dedi. Yine kaşı gözü oynamaya başlamıştı.

Sinir şey.

"Nisa! Beni sinirlendirmek için böyle söylediğini biliyorum. O imalı bakışlarını üzerimden çeker misin? Ben sadece olanları söylüyorum." Onu iyi tanıyordum neyse ki.

"Ay tamam, tamam. Hadi sen git ilacını iç. O kadar gitmiş, yağmurun altında senin için ilaç..."

"Nisa!" diye uyardığımda söyledikleri yarım kaldı ve gülmeye başladı.

Bu haline başımı iki yana sallayıp gülümseyerek ayağa kalktım. Gerçekten de ilacımı içmeliydim. Çünkü boğazım bağırınca daha da fena olmuştu... Üşümemse bayağı bir geçmişti. İlacı ilk verdiğinde içmiştim. Bunun etkisi olmalıydı...

Diğer gün Nisa, tam anlamıyla iyileşmem için okula gelmememi söyledi. O gün de güzelce dinlenmiş ve toparlamıştım.

Şimdiyse gayet iyiydim. Nisa'yla beraber durağa gelmiştik. Emre genelde olduğu gibi bu sefer de bizden önce gelmiş ve direklerden birine omzunu yaslamıştı. Bizi fark edince başını kaldırıp gülümsedi.

Gülümseyince bambaşka oluyordu.

Biz de karşılık verdik. Nisa, Emre'nin 'hatasını' telafi ettiğini düşünüyordu. Bu yüzden ona olan siniri geçmiş gibiydi.

"İyileşmişsin." dedi Emre bana bakarak.

"Evet...sayende... Teşekkürler." gülümsemeye çalışıyordum ama onun kadar beceremiyordum.

Nisa'ya döndüm. Ağzı neredeyse kulaklarına varmış, bize Joker gülümsemesiyle bakıyordu. Elimi omzuna atıyormuş gibi yapıp sırtına uyarı olarak minik bir çimdik attım. Anında toparlayıp önüne döndü ve gülmemek için dudaklarını ağzının içine yuvarladı.

Her ne kadar beni sinir etmeye çalışsa da ona kızamıyordum. Tam tersi bu halleri bana komik geliyordu.

***

Bir kaç gün, geride kaldığım dersleri tamamlamakla geçmişti.
Okulda son senemizdi ve iç mimarlığın maket projeleri asla bitmiyordu. Ama benim için maketler sorun değildi. Diğerlerinin aksine ben bunu seviyordum. Yetişmeyecek diye korkuyordum sadece.

Ayrıca okulun düzenlediği bir yarışma vardı. Son senem de olsa bu yarışmaya katılmak istiyordum. Çizim yapmayı seviyordum.
Bazen düşünüyorum da iç mimarlıktan başka bir mesleği yapamazdım sanırım...

Şimdi evimize yakın bir parkın çardağında oturmuş ve yarışma için hazırlık yapıyordum. Serbest çalışacaktık. Ben yağlı boya çalışacaktım. Tam olarak ne yapacağıma karar veremesem de az çok kafamda bir şeyler oluşmuştu.
Konusu, bize en çok huzur veren mekanı çizmekti. Bir süre düşündüm. Huzur...bana ne kadar uzak bir kelime. Ama yine de en yakın hissettiğim zamanlar...sanırım deniz kenarıydı. Ama ahşap ortamları da çok severdim. Bir süre daha kafa yormaya başladım.

SIRÂT (İslami Roman) - Tamamlandı✅Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora