105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"

Start from the beginning
                                    

O adamla ne olursa olsun bir iletişim kuramayacağını bilerek tüm isteklerini bastırmıştı ama Kubilay'la daha tüm gerçekler ortaya çıkmadan önce kurdukları normal bir iletişim vardı. Kanları birbirlerine ısınmıştı ve Asil bunu kalbinin en derinlerinde en başından beri bir şekilde hissediyordu.

Yapaylık yoktu, zorunlulukla yerine getirilmeye çalışılan davranışlar hiç yoktu. Ne Asil yalancıydı ne Kubilay. Her hareketleri dürüsttü. Heyecanları, tanıma hevesleri gerçekti, duygular saftı.

Asil uzaktan kumanda ile bahçe kapısını açarak ikilinin içinde bulunduğu aracı içeriye buyur ederken Devran da geniş adımlarıyla ona yetişmiş, çocuğun ardından bahçeye çıkmıştı.

Kubilay'ın aracı Devran'ınkinin yanına, gölgeye yerleşti ve arabadan ilk inen Barbaros oldu. Asil yalın ayak oluşuna aldırmadan taş yolda adımladı ve kumral adama yanaşarak genişçe gülümsedi. "Hoşgeldin Barbaros." diyerek parmak uçlarında biraz yükselip adama sarıldı.

Barbaros büyük bir gülümsemeyle ve içinden taşan keyifle Asil'e sarıldı, çocuğun hafif bedenini yerden kaldırıp sağa sola doğru salladı.

"Hoşbuldum kuş yuvası. Çok özlemişsin beni bakıyorum da. Babandan önce beni kucakladın."

Asil Barbaros tarafından böyle içten bir kucaklanma beklemediği için şaşkınlıkla onun omuzlarına tutundu ve "Barbaros ya!" diye yalancı bir sitemle söylendi. İç organları bile sarsılmıştı.

"Yavaş ulan, dağ ayısı! Bir yerini çıkaracaksın çocuğun." Devran dişlerini sıkarak onlara adımladığında Barbaros nihayet Asil'i yeniden ayaklarının üstüne indirmişti.

Asil utançtan pembeleşmiş yanaklarıyla özenle ütülediği gömleğini aşağıya doğru çekiştirdi.

"Bana ayı diyen de daldan dala konan sincap sanki. Sen bir yerini takıp çıkarmadıysan şimdiye kadar merak etme benden de zarar gelmez bu bebeğe."

Asil onların dalaşmasını arkada bırakıp Barbaros'un rahatça baban deyişini duymazdan gelmeye çalışarak şoför tarafına dolanarak açık pencereden içeriye Kubilay'a baktı.

Adamın da tam inmek üzere olduğunu farkederek birkaç adım geriye çekildi ve inmesi için ona alan tanıdı.

"Saçların iyice sararmış." dedi Kubilay Asil'in saçlarında gözlerini gezdirirken. Ardından kendisine sarılmak için hazırda bekleyen çocuğa sarıldı.

Barbaros ile kucaklaşmasından çok farklıydı bu kucaklaşma. Kısa bir an sonra ayrılacaklarını sanarken, saniyeler biraz uzayıvermişti ama asla göze batacak bir uzunluk değildi bu. Yoğunluğu içinse aynı şey söylenemezdi.

Asil yanağını adamın göğsüne yasladığı o minik anda gözlerini kapatmıştı istemeden... Bir evladın babasının yanında nasıl hissetmesi gerekiyorsa öyle hissediyordu. Güvende...

"Hoşgeldin." dedi çocuk ona da. "Günlerdir güneşle haşır neşir olduğum için biraz sarardılar, evet."

Gülümseyerek geri çekildiğinde Kubilay'ın bir eli çocuğun saçlarına gidip onları karıştırır gibi okşamıştı kısacık bir an. Adamın böyle bir ayrıntıyı direkt farketmesi kendisini incelediği anlamına gelirdi.

Öyleydi de... Kısacık bir anda Asil'i, görüşmedikleri günlerde yaşadığı değişimleri farkedecek kadar dikkatli bir şekilde incelemişti.

ASİL bxbWhere stories live. Discover now