-18- Ben Bensem, Sen Kimsin?

225 19 21
                                    

"Cidden toplantılarınız çok garip."

Diyerek elimdeki koladan bir yudum aldım. Şu an ne ara parti yapıldı da ben ortasına geldim kafasındayım. Thor ile bira içmek istiyordum şu an mesela. Ama yaşım tutmuyormuş. Sikerler.

"Yani ben alıştım aslında."

"Bütün toplantı turşu yedin Clint..."

Bunu dememle bana kötü kötü baktı. İç çektim. Tamam şu an hayalinin bile zor olduğu bir Tony Stark partisindeyim. Ve oturmuş kola içiyorum. Bütün Avengers yanımda oturmuş sohbet ediyordu. Yanımda oturan Thor ile iyi sohbet ediliyordu. Loki ise birileri ile uğraşıyordu. Genelde bu birileri ya Clint ya da Tony ama her neyse.

"Hadi bakalım. Kim bu masada olan çekici kaldıracak!"

Bunu duyan Tony gülümsedi. Demir eldiveni eline taktı.

"Haha iyi izleyin millet. Yeni Asgard lideri ben olacağım!"

Çekici kaldırmaya çalıştı ama olmamıştı. Genel olarak herkes denerken Steve'e gelmişti sıra. O tam kaldıracaktı ki olmamıştı.

"Tamam o halde. Çekici al-"

"Hop hop ben denemedim."

Ayağa kalktım. Bana bakan bakışları umursamadan Loki'ye baktım.

"Eğer kaldırırsam yeni Leydi ben olacağım."

"Kaldıramazsın Louis. O kadar eminim ki."

Kıkırdadım. Çekicin sapından tuttum. Konsantre ol. Kral Arthur kılıcı çekiyormuş gibi. Son ki hop... Ana olmadı...

"Ben demiştim ol-"

Loki cümlesini tamamlamadan sinirle bir kere daha denedim. Cümlesini bölen şey çekici kaldırmamdı... Şaşkınca çekice bakarken kahkaha attım.

"Artık Asgard'a hükmedeceğim!"

"İyi de sen zaten Loki'den ötürü prenses sayılıyorsun."

Clint'e kötü kötü baktım ve çekici geri koydum masaya. Şaşkınlıkla bakan Thor'a baktım. Adam şoka girdi.

"Ya-Yani sonuçta sen bizim kanımızı taşıyorsun normal..."

Thor hala şaşkınken kıkırdadım. Çekici biraz salladım. Dışarda çakan şimşekler ile bırakmam bir oldu. Tek sorun çekicin ayağına düşmesiydi...

**********
Alçılı ayağıma yüzümü ekşirterek bakarken Loki odaya girdi.

"Cidden... Gülmekten zor kurtuldum."

Ellerimi göğsümde birleştirip somurtarak bakmaya başladım. Bu halime de gülerek yanıma geldi. Yatağın kenarına oturdu.

"Suratını öyle yapma. Çirkin oluyorsun."

"Sanane bundan be!? Gitsene başımdan. Benle uğraşmaya mı geldin?"

Başını iki yana salladı. Elini havaya kaldırdı. Elinde bir kitap belirirken kaşlarımı çattım.

"Sevgili baban sana teorik olarak gücünü anlatacak."

Gözlerim büyüdü şaşkınlıkla.

"Sen? Bana? Hani bu işlere girmemi istemeyen bana?"

Başını aşağa yukarı salladı ve yanıma oturarak sırtını yatak başlığına yasladı.

"Biliyorsun ben gözümü çoktan tahttan çektim. Ama eğer kızım babamın değilde o huysuz bunak olan adamın tahtına göz diktiyse seve seve yardım ederim."

"Loki sen yardım ederim dersin gider kendin geçersin!?"

"Hey bunu elbet isterdim yalan yok. Ama yapamam ne yazık ki. Gölge Lordu olmam için o gölge bir şeysi gücü gerek. Ondan olamam. Ama sen olabilirsin."

"Ha yani çıkarın olduğu için yardım ediyorsun. Şaşırmadım doğrusu."

Homurdanarak biraz ondan uzaklaştım. Ne beklenirdi ki?

O sırada bana sarılan kollarla donup kaldım. BANA SARILMALARIN ARTTI FARK ETMEDİM DEĞİL LOKİ!

"Sadece şaka yapıyorum... Baban olarak öğretme görevim var sana..."

"Loki... Lütfen bir konuda anlaşalım... Biyolojik olarak babamsın... Bu konuda üzerime gelme..."

İç çektiğini duydum. Daha sıkı sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı.

"Sadece... Bak annene asla suç atmak istemem ama o benden kaçmasaydı ben sana elbette bakardım. Evet aramadın mı diyebilirsin... Elbette aradım ama gizleme büyüsü yapmıştı çoktan."

Bir şey diyemedim. Artık düşünmek istemiyordum.

************

Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Altı... Yedi... Sekiz... Dokuz... On...

On adet ruh vardı karşımda. Taht gibi bir şeyde oturuyorlardı. Anlamıyordum elbet. Bir diğer sorun konuşamam. Ağzım kapalıydı. Sesim çıkmıyordu. Hareket edemiyordum. Öylece duruyordum. Gözlerimi oturan ruhlarda gezdiriyordum. Ortada oturan kalktı. Uzun saçlı ve güzel bir vücudu olan bir kadındı.

"On üçüncü kullanıcı... Büyükbabası ve annesi hala ölmeyen genç savaşçı..."

He?

"Sorguluyorsun değil mi? Nasıl bir şeyin içindeyim diye. Merak etme. Biz gölge gücünün önceki varisleriyiz. Deden ve annen ölmediği için aramızda değil. Bundan ötürü bu on birimizin arasında olacak. Konumuz senin gücün."

Gerilmem normal mi? Acaba ölecek miyim? Tribe girdim. İmdat!

"Gücün bizler gibi değil genç varis..."

Bunu oturan, genç ve boyu kısa olan, saçlarını diken gibi yapmış kişi demişti.

"Gücünde bir sorun olduğu için seni buraya çağırdık. Kendi kendine hızlıca geliştin. Bununla elbet gurur duyuyoruz. Ama büyük sorunumuz olan gücün. Babanın gücü ile çakışması..."

Bu sefer söze saçlarını iki yandan başlamış uzun boylu genç ve çekik gözlü kadın devir aldı.

"İki gücü de kullanman ruhunu tüketiyor... Ruhun çok zayıf."

Bu sefer de saçları erkek kesim olan bir kadın konuşmaya başladı.

"Bunun için seni çağırdık. Ruhunu güçlendirilmelisin."

Ve tekrar ilk adam konuştu.

"Bunun için de gölge gücünde ustalaşıp ruhunu kontrol etmelisin. Anladın mı?"

Başımı aşağa yukarı salladım korkarak.

"Güzel. Şimdi geri dönebilirsin. Unutma genç varis, büyük güç büyük sorumluluk getirir."

Demesiyle birden gözlerimi açarak doğruldum. Ne olmuştu öyle... Önceki varisler... Cidden garipti... Sanırım onlarda onu yenmek istiyordu. Çok garipti.

"Louis... İyi misin?"

Başımı çevirdim ve yanımda uyuya kalan Loki'ye baktım. Bana uykulu gözlerle bakıyordu. Gülümsedim ve yanına yattım.

"Bilirsin kabuslar. Bir sorun yok. Hem yerine gitsene sen! Yatağımda yer kaplıyorsun."

"İnsanlar kabus görünce birini ister benim kızım yanındakini kovuyor anlamadım ki..."

Onu takşid ederken iç çekerek ayağa kalktı. Üzerimi örttü sıkıca ve kitabı yine o havalı büyüsünğ yaparak kaybetti. Sonrasında eğildi ve anlımdan öptü.

"İyi uykular bebeğim..."

YAPMA ŞUNU BE!

Işık, Gölgeler & Büyü / Loki Laufeyson (Bitti)Where stories live. Discover now