-8- Havalı Olmak İçin Bütün Şansı Kullanmak

396 36 9
                                    

Hee yaşıyom. Valla yaşıyom ondan alın size bölüm. İyi okumalar.

*******

Anlamayarak ruha bakarken o da bana bakıyordu. Benimle aynı hizaya girdi. Daha sonra elimi kaldırarak boynumu gösterdi.

"Sen belki göremezsin ama boynunda bir işaret var ve 'Ben Gölge Lordu'nun torunuyum' diyerek kendini fazlasıyla belli ediyor."

Başımı eğdim. Tabii ki göremezdim eğer dediği gibiyse. Başımı tekrar kaldırıp tek kaşımı havaya kaldırdım. Sorgular bir biçimde.

"Şey... Ama değilim. Üzgünüm bayan ruh ama kaçmam gereken bazı meseleler var. Eğer yakalanırsam birazdan sizin gibi olacağım. İzninizle!"

Hızlıca oradan ayrılırken Loki'yi arıyordum. Nerede bu adam cidden. Delirmeme ramak kala duyduğum patlama sesleri ile olduğum yerden korunmak için bir ağacın altına saklandım. Ne olduğunu anlamak için etrafı incelerken adım sesleri duymam ile dondum kaldım. Şey... Pekala sanırım sıçtım. Evet evet. İstemsizce yutkunurken elim yavaşça hançere gitti. Hançeri tutarken birden arkamı döndüm ve hançeri karşımdaki kişinin boğazına dayadım. O da beklemiyor olcaktı ki sadece durmuştu.

"Sakin ol! Benim."

Loki'nin sesini duymam ile gözlerimi kıstım. Ah, hayır. Sen değilsin buna eminim. Hançeri boğazına daha da bastırdım.

"Senin Loki olmadığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam, Hela."

Sanırım... Lily'i geçmişti. Güya beni kandırıcak mal. Karşımdaki bedenin yüzünde saçma bir gülme olurken aniden karnına tekme attım ve oradan aynı gratiste %50 indirim varmış da mağazaya ilk ben girecekmişim gibi koşmaya başladım. İMDAT!

Nefes nefese anca suru geçmişken hislerime güvenerek koşuyordum. Nefesim bana yetmiyor, göğüs kafesim ise patlayacak gibiydi neredeyse. Arkamdan geliyordu ve beni arıyordu. Lanet olsun kaleyi daha iyi gezmeliydim. Salak ben. Harbi salağım.

Başıma giren ağrı ile yavaşlarken küfür etmeyi de ihmal etniyordum. Aq sonra gel işim var sal beni ya. Başımı tutarken dişlerimi sıktım ve koşmaya tekrar başladım. Sanki her adım atışımda artıyordu ve işleri zorlaştırıyordu bu. Saklanacak bir yer ararken zorda olsa gözüme bir oda kestirmiştim. Oraya girdim. Odayı tararken büyük gardrobu gördüm. Oraya gittim ve kapakları açarak içine girdim. Kapıları kapatırken şakaklarıma masaj yapıyordum. Ama ağrı geçmek bilmiyordu. Dizlerimi kendime çektim ve başımı yasladım. Dişlerimi sıkmış acının geçmesini beklerken istemsizce kendimi karanlığa teslim ettim.

****************

"Bütün odaları arayın! O kızı bulmalıyız."

Duyduğum ses ile yüzümü buruştururken gözlerimi yavaşça açtım. Uyuşan bedenim ve karanlık olan etrafa bakarken son olan olaylar aklımda canlanıyordu. Gözlerim büyüdü. En azından ağrı dinmiş ve yerine düşüncelerime yer vermişti. İç çekerken duyduğum seslere kulak verdim.

"Louis Laufeyson, ortaya çık. Dünyaya gitmediğini biliyorum."

Siktir. Hem de büyük siktir. Elim cebime gitti. Gene siktir telefon burada çalışmıyordu aptal Louis.

Belimdeki hançeri çıkardım ve sıkıca tuttum. Yaşamak için evrene iyi mesajlar yollarken hissettiğim soğukluk ile başımı kaldırdım. Bu... O hizmetçi kız. Bana acı bir şekilde gülümseyerek bakıyordu.

"Şey... Bunu demeli miyim bilmiyorum ama... Asgard kaybetti... Baban ve amcan... Ağır yaralılar şu an. Şatoda sadece ailen sen varsın ve seni arayan Hela..."

Duyduğum şey ile bedenim kas katı kesilirken göğsüme giren ağrı da ona eşlik ediyordu. Bir şey diyecek gücümün olmadığını anlayan kız elini uzattı. Ruh olduğundan eli bedenime değmesede saçlarımı okşamaya çalıştı.

"Ne kadar doğru bir karar bilmiyorum ama... Sanırım güçlerini uyandırırsan bunu çözebilirsin. Bir ruh ile anlaşma yapman yeterli. Muhtemelen ilk başta gücün fazla yetmediğinden düşük seviyede olsa birkaç asker alabilirsin. En azından seni koruyabilirler. Bu sırada bir plan yaparsın."

Dediği şeyleri anlamayarak dinlerken aklıma gelen soruları kısık sesle.

"Bunları neden anlatıyorsun... Ve nereden biliyorsun bunları?"

Ruhun gülümsemesi solarken üzgün bir sesle konuşmaya başladı.

"Annene bir borcum var. Bırak onu ödiyim. Ceza olarak alınamazken burada kalıp sana yardım ediyim."

"An-Annemi nereden tanıyorsun?"

"Ah... Buraya geldiğinde ona hizmet eden kişilerden biriydim ben."

Ne zamandan beri aktığını bilmediğim göz yaşları ile ona şok olmuşcasına bakarken o elini yanağıma koydu. Tenini hissedemesem de duygularını hissedebiliyordum. O annemi bilenlerden biriydi... Ve bu beni hem mutlu edip hem üzüyordu.

Göz yaşlarımı koluma sildim. Daha sonrasında dediklerini tararken denemekten zarar gelmeyeceğini anladım.

"Nasıl yapılıyor? Nasıl anlaşma yapabilirim?"

Karşımdaki ruhun gülümsemesi büyüdğ ve rahatlamış gibi bir nefes verdi. Sonrasında ise elini uzatıp kalbimi gösterdi.

"İlk önce kalbin ile inanmalısın. Sonra elini ruha uzat, ruhun adını söyle. Kendimden örnek verecek olursak. 'Ruh Melody, yüce leydinin emri ile hizmetkarım ol ve yaşa.' diyebilirsin. Yani aynısını demene gerek yok. Benzeri olsun ve anlaşmayı açıklasın yeter. Anlaşma ruhlar için çok önemlidir. Ondan ruhların ne istediklerini de bilmen gerekiyor."

Dediklerini kafam da tararken derin bir nefes aldım. Düşüncelerim ile savaşırken sonunda iyi bir şey buldum. Gözlerimi, Melody'nin gözlerine diktim. Elimi ona doğru uzattım. O anlamayarak bana bakarken ben söze girdim.

"Ruh Melody, gel ve Gölge Leydi'sinin en iyi arkadaşı, sırdaşı ol."

Işık, Gölgeler & Büyü / Loki Laufeyson (Bitti)Where stories live. Discover now