Bölüm 46

1.7K 341 22
                                    


Ertesi gün Ali'yi nihayet okuluna bıraktım. Sinan'ı görmenin yolunu Ali'den geçirmek vicdani bir rahatsızlık veriyormuş, bunu da böylece anladım. "Bugün baş başayız," dedim Seda'ya. Koyu gözleriyle boncuk boncuk baktı bana. Birlikte galeriyi süpürüp tozunu aldık. Gözüm hep telefondaydı, Sinan aradı arayacak beklentisi ile... Aramadı. Belki gelir diye düşünürken de kapıdan giren herkesi o sandım.

Öğleden sonra gelen ise Zeycan'dı.

Yıllar evvel, gelen Zeycan olsun istediğim zamanlar yaşamıştım. Şimdi ise vedalaşmamızın yetmemiş olmasına üzüldüm. Hesabı kapatamıyordu Zeycan.

"Naber Seda?" dedi doğruca. Gayriihtiyari ayakta karşılamıştım onu. Seda kalktı yer verdi. Bana da dönüp dedi ki: "Ben gidip soğuk içecek alayım mı?"

Başımla onayladım, Seda çıkarken geri oturdum. Zeycan da onun yerinde onun yaptığı resme bakarak: "Sana çekmemiş," dedi. Sabırla bekledim. Söyleyecekleri olmasa gelmezdi herhalde... "Utangaç adamımdır ben bilirsin." Kıpırdanışı ile göz göze geldik. "Senin her istediğine olur deyip sonra da yaşadığımdan utanırdım. Kendime yakıştıramazdım."

"Masum adamdın canım, benim gibi feleğin çemberinden geçmemiştin."

Sitem değildi amacım. Zeycan ile zaman geçirmek, arkadaşlık etmek istemediğimi fark ettim. Söylese de gitse diyordu için. Oysa şöyle bakınca ne kadar da güzel adamdı. Annesinin biricik oğlu, gururu...

"İşler pek yolunda değil Deva. Ekonomik çıkmazda olduğum bir dönemdeyim."

"Dedenin mirasını batırıyorsun desene..."

"Köşk duruyor. Dönerim oraya, Sami ile Eser de duruyor. Tarımla uğraşırım. Belki... Yapamaz mıyım dersin?" Zeycan, çalışkan adamdı. Mirası batırmış olabilirdi ama bunda tek başına payı olmadığına emindim. "Annem istemez bunu. O, şirket için elimden geleni yapmamı istiyor. Görünen köy misali kılavuza da gerek yok ki... Hayatımda biri var demiştim ya..."

"Evet."

"İsmi Fulya. Annem tanıştırdı bizi. Fulya'nın babası da tekstil işinde. Ortak olun diyor annem destek alırsan kurtarırsın. Bu konuda haklı. Fulya'nın babası beni kurtarır. Kızın yaşı geçkin."

"Evde kalmış."

"Seni de gören feminist bir şey zanneder. Neyse hadi evde kalmış olsun. Güzel de bir kız değil. Ama iyi bir insan. Sevişmekten anladığı yok. Çok utangaç. Benim gibi..." Sen sevişmekten anlardın demek vardı da susturdum dilimi. "Ben ne desem yapar. Öyle bir kız."

"Eee Zeycan?"

"Anlatıyorum Deva."

"Çocuk çıktı dışarı mühim bir şey diyeceksin sandı. Sen dertleşmeye gelmişsin."

"Ne var bunda?"

Yönümü çevirdim ona. "Biz seninle daha iki gün evvel kapatmadık mı hesabı? Kocam istemiyor demedim mi sana? Arkadaşlık ederdik ama onu kırmak istemem demedim mi?"

"Senin isteklerin ne onu söyle, bırak kocanı falan..."

"Anlat Zeycan dinliyorum." Sıkıntıyla iç çektim.

"Köşke dönsem diyorum. Ya da kalıp Fulya ile evlensem. Bana çocuk doğurmalı. O zaman baba olurum, babamdaki eksiklikleri tamamlarım. Tamamlanırım. Sahi sen nasıl başardın bunu?"

DEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin