Bölüm 39

2.2K 350 90
                                    

Ertesi gün sakinleştirici yapmışlardı bana. Bir sonraki gün hiçbir şey olmamış gibi kalkıp galeriye gittim. Ali'yi daha önce görüştüğüm ve karar verdiğim kreşe üçüncü kez bıraktım. İlk kez halimden anlayıp ağlamadan içeri girdi.

Çok ilginç ki o sakin günde galeriden içeri tanıdık bir yüz girdi. Kaç gündür beklediğimi unuttuğum adam, Zeycan. Güneş gözlüğünü kapı aralığında çıkardı. Gömleğinin cebine taktı. Doğrudan bana baktı. Kapıyı arkasından kapattı. Misafir gelince ayağa kalkan ben oturup kaldım yuvarlak masanın başında. Çok yaklaşmadı yanıma.

"Hoş buldum," dedi kinayeli.

"Niye geldin?"

"Sen çağırmadın mı?"

Çağırmıştım. Ayağa kalktım. "Çağırmak için değildi o," dedim. Masanın diğer tarafını gösterdim. "Otursana."

Olur, dercesine bir hareketle geçip oturdu. "Kahvem var," dedim.

"Olur," dedi.

Tek fincan kahve ile mutfak kısmından döndüm. "Sen içmiyor musun?"

"Hamileyim," dedim. Kahvesini uzattım yerime oturdum. "Tansiyonum düşüyor."

Kaşlarını kaldırdı. Değişmiş görünmedi gözüme. Sanki aynı adam. Köşkteki kadar toy, evinde yaşadığım zamanki kadar hâkim her şeye.

"Ne zaman evlendiniz?"

"Dört sene oldu."

"İlk mi?"

"İkinci."

Başını salladı. "Solgun görünüyorsun."

Kahvesinin kokusu midemi bulandırdı bir an. O güne kadar kahveden tiksinmemiştim. O an ne oldu ise koşarak tuvalete kaçtım. Öğüre öğüre kustum. Döndüğümde kahve yoktu. Zeycan vardı. Bana bir bardak su verdi. Yerini biliyormuş gibi. Gitti geldi.

İki yudum içtim sudan. "Senin çocuğun var mı?"

"Yok."

"Niye?"

"Olmadı."

"Evlendin ama."

"Nereden biliyorsun?"

"Sinan söylemişti."

"Yıllar önce birlikte iş yapmıştık."

"Biz o zaman evlenmemiştik."

Biliyormuş gibi yaptı. Nereden bilecekti ise? Biliyordu işte. Soramadım. Allak bullak zamanımdı. Toparlanamıyordum. Zeycan, zamansız gelmişti.

"Boşandın mı?" diye sordum ama.

"Boşandım."

"Ne zaman?"

"Çok oldu. Yapamadık."

"O kızı sevmiyordun ki sen. Ona tekrar dönmen saçmalıktı zaten. Başkasını sevip evlenirdin acelen varmış gibi." Gülümsedi. Zeycan'a dair hatırımda kalan az şeydi. Yüzünü unuttuğum adamı fotoğrafına bakarak hatırlamıştım. Yetmemiş karşıma geçince de değişmiş mi diye incelemiştim.

"Niye gönderdin davetiyeyi? Madem çağırmadın."

"Merakımdan. İnsan merak ediyor." Gülümsedi yeniden. "Sen merak etmiyor muydun?"

DEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin